“Akademik Buluşmalar” da Nazife Şişman’ı Ağırladık
Sosyal bilimler alanında ilmî çalışmalar yapan hanımları buluşturan “Akademik Buluşmalar” devam ediyor. 17 Kasım Cumartesi günü Boğaziçi Konak’ta gerçekleşen programın konuğu, Nazife Şişman oldu. Nazife Şişman ile son kitabı “Yeni İnsan Kaderle Tasarım Arasında” üzerine konuştuk.
Programın başında moderatörümüz Fatma Tunç Yaşar, hayatımıza sorgusuz sualsiz giren biyoteknolojik gelişmeleri tartışmaya açan ve bizi dini, ahlaki yönden sorgulamaya sevk eden kitabın yazarı Nazife Hanım’ın çalışmalarını anlatan bir giriş yaptı. Bu girişin ardından katılımcılar tarafından ilgiyle izlenen sunum başladı.
Bugüne kadar pek çok kitap yazan ve bunu yanı sıra önemli tercümeleri yayın hayatına kazandıran Nazife Şişman, yazarlığa nasıl başladığını anlatarak konuşmasına başladı. Yazmayı varoluşsal bir çerçeveye oturtmadığını söyleyen Nazife Hanım, bunu daha çok düşüncelerini dokuduğu bir tezgah olarak görmektedir. Ona göre insanın okuduklarını, biriktirdiklerini berraklaştırması için bunu damıtan bir sürece ihtiyacı vardır ve öğrenilenler bir şekilde birileriyle paylaşılmalıdır. Bu da anlatarak veya yazarak sağlanabilir. Nazife Şişman da bu süreçte yazmayı seçer. Kendi sorularını kendi belirlemeyi tercih eden yazar, yazarlık dünyasında moda olmayan konuları irdeleyerek sezgilerinin peşinden gider. Yazarlık serüvenini bizlerle paylaşan Nazife Hanım daha sonra son kitabı hakkındaki sunumuna geçti.
Ölüm ve hayat konuları insanları hep meşgul etmiştir. Ebediyet arzusu aslında çok kadim bir meseledir. Hatta Hz. Adem’in şeytanın tuzağına ebedi olma arzusu yüzünden düştüğünü biliyoruz. Ancak yaşadığımız dönemde, bozulan organların yerine yenisinin ikâme edilmesi, takılan protezler, kimyasal takviyeler, gen teknolojisi gibi pek çok ilginç gelişme hayatımıza dahil olmaktadır.
Eskiden Lokman Hekim’in ölümsüzlük iksiri, Gılgamış’ın ölümü aşmak için yollara düşmesi gibi destansı bir şekilde karşımıza çıkan ebediyet arzusu günümüzde yaşanan gelişmelerle daha gerçekleştirilebilir hale gelmiş durumdadır. Bilimsel gerçeklik halini alan bu gelişmeler insanın hayatı ve ölümü algılayışında değişiklikler meydana getirmektedir. Artık “ölme hakkı” yada “yaşama hakkı”ndan bahseder hale geldi insan. Kadim anlayışa baktığımız zaman bu iki kavram “kader” çerçevesinde algılanmaktaydı ve bir takım kaçınılmazlıklarla bağlantılıydı. Ama bugün insan, bu kaçınılmazlıklar biyoteknolojiyle aşılabilir vaadiyle karşı karşıya kalmış durumdadır. Bu da insanın “Yaşam nedir? İnsan nedir?” sorularına verdiği cevapları fark ettirmeden değiştiriyor.
Yapılan sinema filmleri, dizilerle gelecekte bunlar da olacak şeklinde bir vurgulama insanları kuşatıyor. İktisadi bir boyutu da olan bu gelişmeler, artık insan bedenini dolaşıma açık bir “meta” haline getiriyor. Öyle ki organlar, kök hücreler, dokular insandan insana geçebiliyor, fakir ülke insanlarının canlı unsurları zengin olanlar için bir güvence halini alabiliyor. Ticarileşen beden, tüp bebek uygulamaları gibi çalışmalarla aynı zamanda üzerinde teknik uygulanan bir nesne halini alıyor. Tüm bu gelişmelerle sürekli sağlıklı olmak, sonsuz olmak kavramlarıyla kuşatılarak tefekkürü zayıflatılan insan “Ecel” i nereye koyacak? Nazife Şişman’ın “Yeni İnsan Kaderle Tasarım Arasında” kitabı işte bunu tartışmaya açıyor ve bizi dini, ahlaki yönden sorgulamaya sevk ediyor.
Katılımcıların sorduğu sorularla devam eden programda, yaşanan teknolojik gelişmelerle ortaya çıkan yeni durumlara karşı yapılması gereken iktisadi, hukuki düzenlemelerin yanı sıra, Müslümanlar olarak bizlerin neler yapması gerektiği konusu da ele alındı.