Akademik Buluşmalar’da Aralık Ayı Konuğumuz Nagihan Haliloğlu’ydu
Her ayın üçüncü Cumartesi günü, sosyal bilimler alanında yapılan ilmî bir çalışmanın (kitap, makale, tez) bu alanda çalışan veya bu alana ilgi duyan öğrenci ve mezunlarla paylaşıldığı Akademik Buluşmalar devam ediyor.
Fatma Tunç Yaşar’ın moderatörlüğünde gerçekleşen programın bu ayki konuğu Nagihan Haliloğlu oldu. 15 Aralık günü gerçekleşen etkinlikte Nagihan Hanım’dan “Çok Kültürlülüğün Soy Ağacı” başlıklı bir sunum dinledik.
Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi’nde master düzeyinde “çok kültürlülük” konusunda dersler veren Nagihan Haliloğlu, önce bu konuya nasıl yöneldiğini bizlerle paylaştı. Boğaziçi Üniversitesi’nde lisans eğitimini Kimya üzerine yapan Haliloğlu, daha sonra İngiliz Edebiyatı ve bu başlık altında “Sömürge Sonrası İngiliz Edebiyatı” üzerine çalışmalar yapar. Ardından İstanbul’da” Çok Kültürlülüğün Edebiyata Etkileri” konusunu Orhan Pamuk ve Elif Şafak romanları kapsamında ele alır. Nagihan Hanım bu paylaşımın ardından sunumuna geçti.
Bir kavramı doğru tanımlamak için o kavramın kullanım sürecine bakmanın gerekliliğine değinen Nagihan Haliloğlu tarihi sürecinde çok kültürlülüğü Medine Vesikası ve Osmanlı-Endülüs Tecrübesi bağlamında değerlendirdi. Günümüzde, bu kavramın iki düzlemde ele alındığını ifade eden Nagihan Hanım, “Birinci düzlem; sahada yani köyde, şehirde her kesimden insanın bir arada yaşaması, İkinci düzlem ise devlet tarafından bu farklılıkların idare çabasıdır.” dedi. Yani siyasi olarak “çok kültürlülük” bir zenginlikten çok bir sorun olarak görülmektedir. Ve ne yazık ki şu anda Avrupa’da bu kavram kültürler açısından değil sadece “Müslümanların sebep olduğu sorunlar” açısından algılanmaktadır. Bu açıdan Nagihan Hanım’a göre Avrupalı yöneticiler nazarında “çok kültürlülük” hoş bir şey değil. İkinci olarak da çatışma meselesinin aslında din olmadığını, esas meselenin sınıf meselesi olduğuna dikkat çekti. Sınıf meselesini çözemeyen Avrupa bunu çok kültürlülük üzerinden tartışmaktadır. Bu noktada Zadie Smith’in İnci Gibi Dişler romanına atıfta bulunan Nagihan Hanım, romanda yaşanan olaydan yola çıkarak günümüz çok kültürlülük politikalarının göçmen ya da azınlıklara önem vermesinden çok, bu gruplar arasında geçişe ne kadar izin verdiği sorununun tartışılması gerektiğine vurgu yaptı. Bu kesimlere çeşitli haklar vererek bir nevi susturmaya çalışan Avrupa ülkeleri, Nagihan Hanım’a göre asıl önemli olan sosyal sorunları görmezden gelerek perdelemeye çalışmaktadır. Sunum boyunca çeşitli kitap, makale ve belgesellerden örnekler vererek yapılan değerlendirmeye katılımcılar da interaktif bir şekilde katkı yaptılar.
Sunumun ardından katılımcılarımız Nagihan Hanım’a akademisyenlik ve yurt dışında eğitim ile ilgili sorularını yönelttiler. Gelen soruları samimi bir şekilde yanıtlayan Nagihan Hanım, kendi tecrübelerinden yola çıkarak arkadaşlarımıza önemli tavsiyelerde bulundu.