BÜ Rektörü Prof. Dr. Melih Bulu: Girişimci ruhu desteklememiz gerekiyor
Bugünkü yazımızın öznesinde Boğaziçi Yöneticiler Vakfı’nın “girişimcilik” temasıyla 1 Mayıs 2021 cumartesi günü düzenlediği Özgün İyi Yönetim Uygulamaları Forumu IBPF 2021 etkinliğinde Boğaziçi Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Melih Bulu’nun konuşması yer alıyor.
Prof. Melih Bulu’nun konuşmasına geçmezden önce BÜ’deki rektör tartışmalarını teşrih masasına yatırmamız vakıa mutabık olacaktır. Bu konuda IBPF 2021’in onur konuğu Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın etkinlikte dile getirdiği hakikatlerin altını çizelim.
Bakan Mustafa Varank: Vakfımızın neşet ettiği Boğaziçi Üniversitesi kısır çekişmelere malzeme edilmemelidir.
“Vakfımızın neşet ettiği, ülkemizin en güzide yükseköğretim kuruluşlarından biri olan Boğaziçi Üniversitesi’nin kısır çekişmelere malzeme edilmesi gerçekten hepimizi üzüyor. Anayasaya ve kanuna uygun bir şekilde gerçekleştirilen bir atamaya verilen gerekçesiz tepkiler uzun süre ülke gündemini zehirledi.”
Konuşmasında halen bazı bu gündemi sıcak tutmaya çalışan bazı mihrakların olduğunu belirten Sn. Varank’ın, Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atamasına ilişkin mülahazaları şöyle şekillendi: “Kendileri de gayet iyi biliyorlar ki üniversite rektörlerinin sandık kurup oylamayla seçilmesi diye bir uygulama dünyada yok. Bu, devlet üniversitelerinde de böyle, vakıf üniversitelerinde de böyle… Acaba aynı akademisyenler bir vakıf üniversitesinde öğretim üyeliği yapıyor olsalar, mütevelli heyetinin belirlediği rektöre aynı tepkiyi verebilirler mi? Cevabı, herkesin malumu. Hatta biliyorsunuz dünyanın en saygın üniversitelerinde genelde rektörlerin üniversite dışından seçilmesi tercih edilir.
Mustafa Varank: Akademisyenler bilimde yarışmalı.
Kamu üniversitelerinde rektör seçimi diye yapılan, zaten herkesin de katılamadığı uygulamalar, ideolojik kamplaşmalara sebep olmaktan, üniversiteleri tek tipçi anlayışlara mahkûm etmekten öteye gitmiyor. Biz, bunu eski sistemde bizatihi test ettik. Bilimde yarışmasını beklediğimiz akademisyenlerimiz, yöneticilik yarışına girip, hizipçilik yapıyorlardı. Üniversitelerdeki kadrolar akademik liyakate göre değil bir sonraki seçimde verilecek oylara göre dağıtılıyordu. Artık bu devir kapandı.
“Rektörümüz Prof. Dr. Melih Bulu Boğaziçi Üniversitesi’ni çok daha iyi bir seviyeye taşıyacak.”
Ben inanıyorum ki Rektörümüz Melih Bulu, Boğaziçi Üniversitesi’ni çok daha iyi bir seviyeye taşıyacak ve çok kıymetli hizmetler verecek.”
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank tesbitinde haklı. Bence de, atandığından bu zamana kadar günde yaklaşık 18 saatini Boğaziçi Üniversitesi’nde geçirmekte olan Rektör Melih Bulu üniversite ve özel sektörde kazandığı 30 yıllık yöneticilik tecrübelerini başında bulunduğu kurumda da deneyimleyerek Boğaziçi Üniversitesi’nin adının başarılarla birlikte anılmasını temin edecek.
Prof. Bulu: Hedefimiz ilk 100 üniversite arasına girmek.
Pof. Dr. Melih Bulu’nun, göreve gelir gelmez Boğaziçi Üniversitesi’nin dünyanın ‘İlk 100 üniversitesi arasına girme” gibi bir hedef tayin etmesi gözden kaçırılmaması gereken mühim bir aksiyon palanı olarak karşımızda duruyor. BÜ Rektörü’nün okuluna asliyet ve terkip şuuruyla belirlediği hedeflere göz atmakta fayda mülahaza ediyorum.
Boğaziçi Üniversitesi’nin dünyadaki yeri: Hedef ilk 100.
“Uluslararası
üniversite sıralamalarında en etkin iki kuruluş olan THE ve QS’in verilerine
baktığımızda, Boğaziçi’nin artık ilk 500’ün dışına düştüğünü görüyoruz. Bunun
en önemli sebeplerinin başında gerileyen uluslararası yayın performansımız var
maalesef. Benim hedefim 4 yıl içerisinde Boğaziçi’nin ilk 100’e giren ve orada
kalabilen ilk Türk üniversitesi olmasıdır.
Sektörle İşbirliği
Boğaziçi’nin kamu ve özel sektörle olan yakınlığı alan kaybetmiş ve boşluğu farklı üniversiteler doldurmuştur maalesef. Bu yarışta yeniden aktif olarak çok çalışmamız ve özellikle mezunlarımızın “network”ünü kullanarak avantaj sağlamalıyız diye düşünüyorum. Bu sayede Boğaziçi öğrencilerinin, iş ve staj bulmaları çok daha kolaylaşacak, yapılan projelerle üniversitemize ek gelir sağlanacak ve akademik araştırmalar için de gerçek problem alanları saptanacaktır.
Girişimcilik
Ülkemizde, son yıllarda hızla yükselen girişimcilik ekosisteminde Boğaziçi Üniversitesi’nin hak ettiği yerde olmadığını düşünüyorum. Sadece öğrencilerimizin değil, hocalarımızın da ürettikleri yeni bilgiyi ticarileştirecek ekosistemin geliştirilmesi, önümüzdeki 4 yılda önem vereceğim bir konu olacaktır. Boğaziçi adresli “start-up”ların önünü açacak bir ortamı oluşturmak için elimden geleni yapacağımdan emin olabilirsiniz.
İnovasyon Ekosistemi
Routledge tarafından basılan ve editörlüğünü yaptığım “Urban Knowledge and Innovation Spaces” başlıklı kitabımda, inovasyonun mekân ile ilişkisinin çok önemli olduğunu bilen biri olarak üniversitemizdeki mekânların, bizleri sürekli inovasyon yapmaya teşvik edecek hale gelmesini çok önemsiyorum. Bu bakışla mekânların yeniden gözden geçirilmesi ile sizlerin artık Boğaziçi’ne girdiğinizde içinde olmaktan çok daha büyük mutluluk hissedeceğiniz bir hale gelmesi yönünde çalışacağımı belirtiyorum.”
Sn. Rektörün IBPF 2021 konuşmasına geçmezden önce Boğaziçi Yöneticiler Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Halim Sırçancı’nın, “girişimcilik” gibi bir gündemi olan IBPF 2021 etkinliğini Sn. Bulu’nun katılımını gerekçe göstererek engelleme çabalarında bulunanlara yönelik mülahazalarına yer veriyoruz.
BYV MH Başkanı Halim Sırçancı: Gençlerin olaylara sağduyulu bir şekilde yaklaşmalarını bekliyorum.
“Ülkemizin kalkınması için, sağlıklı işleyen bir ekonomik ortam oluşturabilmek için ve gelecek nesillere iyi bir Türkiye ve dünya bırakabilmek için, başta genç nesiller olmak üzere tüm paydaşların bütün enerjilerini yeni fikirler geliştirmeye, yeni projeler üretmeye harcamaları gerektiğine inanıyorum. Özellikle Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri gibi potansiyeli yüksek gençlerin kısır siyasi çekişmelerin, güncel politik kavgaların bir malzemesi haline dönüştürülmesine üzülüyorum. Burada temel sorumluluğun öğrencilerde olduğunu düşünmüyorum, ancak gençlerin de olaylara daha sağduyulu yaklaşmalarını ve büyük resmi görerek hareket etmelerini ve daha doğru bir pozisyon alarak enerjilerini heba etmemelerini arzu ediyorum. Ancak son dönemde manzara maalesef çok iç açıcı değil.
Özellikle sosyal medyanın zehirli ve fitne üreten ortamında estirilen yalan rüzgârlarının peşinde sağa sola savrulan birçok arkadaşımız oldu maalesef. Özellikle IBPF 2021 etkinliğimizle ilgili birileri tarafından üretilmiş uydurma haberler ve sahte görseller kullanılarak sosyal medyada bir linç kampanyası başlatıldı. Hem programımız protesto edildi, hem de katılımcı şirketlere baskı yapılarak programdan çekilmelerine çalışıldı. Hakaret içeren, aşağılayan, tehdit eden, hedef gösteren birçok mesajlar paylaşıldı maalesef. İşin trajikomik tarafı ise, tüm bunları yapanların, bu nefret ve linç kampanyasını yürütenlerin, tüm bu hezeyanlarını “özgürlükçülük, demokrasi, farklılıklara saygı, hoşgörü vb.” sahte makyajlar kullanarak yapmaya çalışmaları oldu.
Biz, BYV olarak eskiden olduğu gibi bu sene de düzenlediğimiz IBPF etkinliğimize konuşmacı olarak Boğaziçi Üniversitesi Rektörü’nü çağırdık. Rektörün kimliği, akademik arka planı, göreve geliş şekli geçmişte olduğu gibi bugün de bizim konumuz değildir. Biz, belli hassasiyetlere sahip olan bir Boğaziçi vakfı olarak, okul yönetimini yok saymayı, muhalif siyasi yapıların ve illegal örgütlerin peşinden giderek politik tartışmaların malzemesi olmayı hiçbir zaman doğru bulmadık. Siyasi partiler kendi anlayışlarına göre siyaset yapabilirler, buna diyecek bir şeyimiz yok. Ancak biz BYV olarak bugüne kadarki sağduyulu tavrımızı sürdürmeye, öğrenci ve mezunlarımıza maddi-manevi katkılar sağlamaya, siyasi eğilimi ne olursa olsun medeniyet bilincine sahip tüm mensuplarımızın ortak anlayışına uygun projeler üretmeye devam edeceğiz. Bu anlayışla gerçekleştirdiğimiz IBPF 2021 etkinliğimiz, tüm engelleme çabalarına rağmen planladığımız şekilde gerçekleşti. Hatta “istemezük” kampanyaları sayesinde daha fazla ilgi gördü. Youtube yayınımız izlenme sayısı ve izlenme süresi açısından rekor bir seviyeye ulaştı.”
Değerli okuyucularımız, şimdi sözü Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Melih Bulu’ya veriyoruz.
BÜ Rektörü Prof. Dr. Melih Bulu: Girişimci ruhu desteklememiz gerekiyor.
“Bugün, girişimcilik gibi ülkemiz için stratejik önem taşıyan bir başlık altında böylesi güzel bir ekibi bir araya getirdikleri için üniversitemizin değerli mezunlarının oluşturduğu Boğaziçi Yöneticiler Vakfı’na teşekkürlerimi sunarım.
Bununla birlikte, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mustafa Varank Bey’in de aramızda olmasından da büyük mutluluk duyduğumu belirtmeliyim. Zaten kendisinin girişimcilik ekosistemine verdiği destek hepimizin malumudur.
Sayın Bakanımı, Sayın Halim SRÇANCI Bey’i ve değerli tüm katılımcıları içtenlikle ve dostlukla selamlıyorum.
Girişimcilik konusu bizim gibi hedefleri yüksek olan ülkeler için daha da büyük önem taşıyor. Bu sebeple girişimcilerin üzerine titrememiz, girişimci ruhu yaygınlaştırmamız ve desteklememiz gerekiyor.
Bugün dünya devleri haline gelmiş olan Apple, Google, Space X, Linkedin, Whatsapp, Facebook benzeri girişimler elbette bizim topraklarımızdan da çıkabilir. Nitekim özellikle son yıllarda bizden de dünyaya açılan önemli girişimlerin sayısı her geçen gün artıyor. Ancak tabi bizden çıkan girişimcilerin dünyaya seslerini bu topraklardan duyurmalarını çok önemsiyorum. Son dönemde girişimci şirketler kurulup belli birölçeğe geldikten sonra bunları yurt dışına satmak gibi bir süreç söz konusu. Bunu aslında çok doğru bulmuyorum ve bir süredir girişimcilerimizin yurtdışına yönlendirilmesini çok da olumlu karşılamıyorum.
Rektör Bulu: Dünyaya açılan girişimcilerimizin merkezleri Türkiye olmalıdır.
Çünkü girişimciler ülkemizin en değerli varlıklarının belki de başında geliyorlar. Her biri refah, istihdam, büyüme gibi hedeflerimize ulaşmamızda çok kıymetli olan girişimci yeteneklerimizi dışarıya göndermek bir yana yurtdışındakileri Türkiye’ye getirecek teşvikleri geliştirmek için formüller bulmamız gerektiğine inanıyorum. Evet, girişimcilerimiz yurt dışında büyük işler yapsınlar ve küresel bir vizyonla hareket etsinler ancak merkezleri Türkiye olmalıdır. Zira Türkiye’de de ekosistemin oldukça gelişmiş durumda olduğuna inanıyorum ki bu da çok sevindirici bir durum.
Ülkemizde girişimcilik ekosisteminin gelişmesinde bir şekilde pay sahibi olma imkânını yakalamış biri olarak 2000’li yılların başlarında dâhil olduğum bir projedeki tecrübemi kısaca paylaşmak istiyorum. O tarihlerde ekosistemin birçok oyuncusu henüz ortada yoktu.
Prof. Melih Bulu: Risk sermayesi kavramının yerine girişim sermayesi olgusunu önerdim.
Hatta o günlerde “Venture Capital” kavramı ülkemizde “Risk Sermayesi” olarak ifade ediliyordu. Bunun, negatif bir algı oluşturduğunu gördüm ve “Risk” yerine “Girişim Sermayesi” ifadesinin kullanılmasını önerdim. Bu oldukça güzel bir şekilde kabul gördü ve Risk Sermayesi ifadesinin yerini Girişim Sermayesi aldı. Bugün pek çok tarafıyla büyük oranda olgunlaşmış durumdaki ekosistem işte böyle yavaş yavaş bir süreç içinde gelişti. Burada hiç şüphesiz devletimizin somut destekler veriyor olması çok önemlidir. Özellikle Sayın Bakanımız Mustafa Varank’ın potansiyel girişimcilere gösterdiği büyük ilgi ve verdiği birebir desteklerle girişimcilerin önlerini açması kesinlikle övgüye değer bir yaklaşımdır.
“Birkaç alanda dünyada ilk üçte olmamız gerekiyor.”
Ben, Türkiye’nin çok geniş bir spektrumda üretim kabiliyeti olmasını önemsiyorum. Yani pek çok sektördeki girişimleri desteklemeliyiz. Ancak bu kapsamda bir de strateji önerisinde bulunmak isterim. Bizim birkaç alanda dünyada ilk üçte olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bir sektörde ilk üçte olduğunuzda çok ciddi ihracat potansiyeli doğuyor ki bu da ülkemize hem marka bilinirliği hem de dış ticaret dengesi açısından çok kıymetli katkılar yapabilir.
Son dönemlerde savunma sanayindeki gelişmeler oldukça dikkat çekici ve savunma sanayii dünyada rekabetçi olacağımız alanlardan biridir diye düşünüyorum. Bugün oturumlarda ele alınacak başlıklardan oyun sektörünü de çok önemsiyorum. Aynı şekilde sağlık bilimleri de mevcut sağlam altyapımız ve yetişmiş insan kaynağımız düşünüldüğünde iddialı olduğumuz sektörlerden biri olarak değerlendirilebilir kanaatindeyim. Girişimcilerin bu sektörlerde de önlerinin açılması ve Türkiye’nin bu alanlarda dünya çapında girişimciler yetiştirmesinin önemli olduğuna inanıyorum.
Bulu: Boğaziçi olarak biz kendimizi Türkiye’nin girişimci fabrikası olarak görüyoruz.
Boğaziçi Üniversitesi’nin girişimci ruhu içselleştirmiş bir kurum olduğunu söyleyebiliriz. Boğaziçi olarak biz kendimizi Türkiye’nin girişimci fabrikası olarak görüyoruz. Şimdiye kadar ülkemizden çıkan iki “unicorn”un (Getir ve Peak Games) Boğaziçili olması da bize gurur veriyor. Bunun yanında binlerce irili ufaklı girişimlerin de üniversitemizden çıkıyor olması çok önemli. Biz tabi artarak yeni girişimlerin de çıkmasını desteklemek için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Bunun için kuluçka merkezlerimizle, teknoparklarımızla girişimcilere kapsamlı bir altyapı sunuyoruz.
Türkiye’nin en iyi öğrencilerini alıyor olmamız omuzlarımızdaki yükü bir kat daha artırıyor. O sebeple Boğaziçi’nde okuyan birbirinden yetenekli öğrencilerimizin inisiyatif alan, girişimci ruh sahibi bireylere dönüşerek mezun olmalarını çok önemsiyorum. Mezuniyet sonrasında da bir bürokrat olma yaklaşımından ziyade ilk tercihlerinin kendi işlerini kurmak olmasının hem ülkemizin ilerlemesi hem de kendilerinin kişisel gelişimleri açısından çok faydalı olacağına inanıyorum. Türkiye’nin girişimci fabrikası olma iddiamızın artarak devamını son derece önemsiyorum.
Ekosistemimizin şüphesiz en önemli parçası dünyanın dört bir yanında önemli pozisyonlarda yer alan binlerce çok değerli mezunumuzun varlığı. Bu da bizim önemli bir değerimiz. Bu güçlü sosyal ağ sayesinde girişimci Boğaziçili öğrencilerimiz başarıya ulaşma yolunda büyük bir avantaja sahipler.
Girişimcilik ekosistemimize baktığımızda bunun büyük oranda tamamlandığını düşünüyorum. Bana göre şu aşamada en zayıf halka finansman konusu. Çünkü gerçekten çok iyi fikirleri olan çok iyi girişimcilerimiz var, prototipler üretiliyor, pilot çalışmalar yapılıyor ancak ondan sonra sermayeye ihtiyaç duyduğumuz noktada sermaye sahiplerine önemli bir görev düşüyor ve onlara buradan bir çağrı yapmak istiyorum. Ülkemizdeki yatırımcıların da girişimcilerimizin dinamizmine ayak uydurmaları gerekiyor ve parlak fikirlere, iyi yetişmiş girişimcilerimize yatırım yapmakta geri durmamalılar. Boğaziçi Üniversitesi olarak biz de bu konuda önayak olacak çalışmalar yapmayı arzu ediyoruz. Yatırımcıların somut varlıklara, arazilere, binalara yaptıkları yatırımlardan daha fazlasını gelecek vaat eden girişimlere yönlendirmeleri gerektiğine inanıyorum. Bunu da başarabildiğimiz taktirde ülkemizdeki girişimlerin önünde hiçbir engel kalmayacağını ve dünya çağında ses getirecek daha fazla girişime sahip olabileceğimizi düşünüyorum.
BÜ Rektörü Prof. Dr. Melih Bulu: Daha büyük hayallere ve iddialı hedeflere ihtiyacımız var.
Bizim artık daha büyük hayallere ve daha iddialı hedeflere ihtiyacımız var. Ülkemizin giderek artan özgüveninin gençlerimize de hızla sirayet ederek onlara heyecan verdiğini görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Gençlerimizi bu yolda sonuna kadar desteklememiz ve taşıdıkları girişimci ruhla hedeflerine ulaşabilmeleri için hepimiz kendi kurumlarımızda elimizden geleni yapmamız gerekiyor.
Girişimcilik Forumu’nu düzenledikleri ve beni de konuşmacı olarak davet ettikleri için Boğaziçi Yöneticiler Vakfı’na ve Mütevelli Heyeti Başkanı Sayın Halim Sırçancı Bey’e teşekkürlerimi sunuyorum. Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mustafa Varank Bey’e de girişimcilik ekosistemine verdiği önem ve yaptığı katkılardan dolayı şükranlarımı sunuyorum. Biz de Boğaziçi Üniversitesi olarak girişimcilik ekosisteminin içinde ve merkezinde yer almaktan dolayı gurur duyuyoruz ve her türlü desteği vermeye hazırız. Sayın Bakanım ve tüm katılımcılara saygılarımı sunarım.”