Dr. Nurullah Ardıç: Akademisyenliğin toplum nezdindeki itibarı artıyor

BÜ Fen Edebiyat Fakültesi mezunları ile halen Boğaziçi Üniversitesi’nin Fen Edebiyat Fakültesi bölümlerinde tahsil gören öğrenciler 27 Mart Cuma günü Boğaziçi Konak’ta bir araya geldiler.
Farklı tarihlerde Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olan katılımcılar ile öğrenciler arasında samimi bir atmosferde gerçekleşen program, yapılan kısa sunumlar ve öğrenciler tarafından sorulan soruların cevaplanmasıyla tamamlandı.
Moderatör Erdal Derindere (Tarih 1987, İstanbul Ticaret Odası Müşaviri) yönetiminde gerçekleştirilen programa deneyim ve tecrübelerini paylaşmak için; Halit Anlatan (Matematik 1997, THY Ürün Geliştirme Uzmanı), Dr. Nurullah Ardıç (Sosyoloji 1999, İstanbul Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Koordinatörü), Aysen Kara (Edebiyat 1999, Türkiye Gübre Fabrikaları T.A.Ş. Dış Ticaret Uzmanı), Nazlı Sinem Koytak (Psikoloji 2002, Zeynep Kamil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Psikoloğu) ve Abdullah Saçmalı (Sosyoloji&Tarih 2006, Boğaziçi Üniv. Yüksek Lisans öğrencisi) katıldılar.
Konuşmasında fırtınalı bir tahsil hayatı yaşadığını belirten Erdal Bey, hayatta birden fazla kariyer dönemi olabileceğini ve bu dönemlerin iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. “İnsanların yaşamlarının büyük çoğunluğunu çalışarak geçirdiklerini göz önüne alırsak, kariyeri dümdüz bir çizgi olarak görmenin ne kadar yanlış olduğunu anlarız” diyen Erdal Bey; “hayatınızda birden fazla çevrimsel kariyer dönemleri olmalıdır ki hızla dönüşen dünyada ayakta kalabilesiniz” diyerek sözlerini sürdürdü.
“Sürekli aynı tekrarların olduğu işlerde çalışmak bana göre değildi” diyen Erdal Bey konuşmasına espiritüel üslubuyla devam etti: “Meslek lisesini bitirdiğimde ailem mühendis olmamı bekliyordu ama ben okumakta olduğum teknik fakülteden ayrıldım. Boğaziçi Üniversitesi’nde sosyal bilimler okumayı aklıma koymuştum. Sınavı tekrar kazandım ve hazırlığı bir takım sıkıntılar sebebiyle gecikmeli olarak tamamladım. Yüksek Lisansa başladım ama bazı gerekçeler yüzünden eğitimime son verildi.
 
Tarih bölümü okumama rağmen dış ticaret ve insan kaynakları bölümlerinde çalıştım. Bir ara doktoraya başladım ama o da yarım kaldı. Fakat şimdi afla geri döndüm ve doktorayı tamamlayacağım. Ve şu an İstanbul Ticaret Odasında çalışıyorum. Yirmili yaşlarda ileriye doğru bakmakla, ileriki yaşlarda geriye doğru bakmak arasında ciddi farklar var diyen Erdal Bey, “mücadeleci olun ve başarının tıpış tıpış ayağınıza nasıl geldiğine şahit olun.” diyerek sözü diğer katılımcılara bıraktı.
İlk ve tek tercihi psikoloji olan Nazlı Sinem Hanım Boğaziçi Üniversitesi’nde isteğine kavuşur… Konuşmasında inişli çıkışlı bir kariyeri olduğunu ifade eden Nazlı Sinem Koytak Hanım şuan klinik psikoloğu olarak görev yapıyor. Kendisine ayrılan konuşma süresinde iyi bir lisans eğitiminin önemine dikkat çeken Nazlı Sinem Hanım, öğrenci arkadaşlarına “mümkün olduğu kadar fazla staj yapın” diye tavsiyede bulunmayı ihmal etmedi. “Eğer psikoloji alanında uzmanlaşmak istiyorsanız ABD’ye gitmeniz gerekir” diyen Nazlı Sinem Hanım, Klinik Psikolojisinin son dönemlerde iyi gelir getiren bir meslek olduğunu ve bu alanda yeterli olmayan bazı fırsatçıların bu durumdan yararlanmaya çalıştığını sözlerine ekledi.
BÜ Edebiyat 1999 mezunu Aysen Kara Hanımefendi de konuşmasında sosyal alanlardan mezun olanların önünde bir çok çalışma alanı bulunduğunu belirterek hangi sektörde olursa olsun kişinin işini severek ve hakkını vererek yapmasının önemine değindi.

Dr. Nurullah Ardıç’ın konuşması Türkiye ve dünyada akademisyenlerin konumu, avantaj ve dezavantajları ile sosyal bilimlerin önemi konularına odaklandı. Akademisyen olmanın çok fazla gelir getiren bir meslek olmamasına rağmen toplumda itibarının genelde yüksek olduğunu, ayrıca ülkemizde yeni açılan özel üniversiteler sayesinde maddi olarak da önemli ölçüde iyileşme yaşandığını anlattı. Bunun yanı sıra akademisyenlerin daha rahat ve serbest olduğunu, ayrıca bol seyahat imkânı sunduğunu belirtti.
Konuşmasının ana kısmında ise Dr. Ardıç, medeniyetler tarihine bakıldığında bütün büyük siyasi ve toplumsal sistemlerin yeni ve büyük bir “bilgi aydınlanmasına” dayandığını ve yeni bir medeniyetsel sıçrama için belli bir bilgi temelinin mutlaka gerekli olduğunu anlattı; bu çerçevede, tarihten Buda, Konfüçyüs, Sokrates-Eflatun-Aristo, Hz. Muhammed ve son olarak Batı Avrupa’da ortaya çıkan “Aydınlanma” düşüncesinin bu yöndeki etkilerini örnek olarak verdi. Bugün de yeni bir medeniyetsel canlanmanın kendi medeniyetimize yaslanarak sosyal bilimleri disiplinlerarası bir bakışla yeniden yorumlamayı gerektirdiğini söyledi.
THY uzmanlarından Halit Anlatan da konuşmasında analitik düşüncenin önemini vurgulayarak, iyi düşünebilen kabiliyetli bir beynin önemine işaret etti. İlkin mühendislik okumak istediğini söyleyen Halit Bey BÜ’de matematik eğitimi almış. “İş dünyasına hızlıca giriş yapmak istedim” diyen Halit Bey, iş kariyerine satış temsilcisi olarak çalışmaya başlar. Bir şirkette kazanılan tecrübe ve birikimin iş değiştirildiğinde yeni şirkete taşınmasının çok önemli olduğunu ifade eden Halit Bey, dünyada ve ülkemizde kalifiye eleman sıkıntısının had safhada olduğunu ve kaliteli insana ihtiyaç duyulduğunu hatırlattı. Sn. Anlatan, “Bu durum sizler için bir avantajdır, iyi değerlendirmeyi unutmayın” diyerek sözü Abdullah Saçmalı Beye bıraktı.
BÜ’de yüksek Lisansını tamamlayan ve önümüzdeki yıl doktora tahsili için Kanada’ya gitmeyi planlayan Abdullah Bey, genel olarak görüşlerini sosyal bilimlerin önemi ve akademisyenlik üzerine temellendirdi. Eğitim hayatına başlarken maddi kaygılardan uzak olduğunu ifade eden Abdullah Saçmalı, “biz sosyal bilimciler kritik sorular sorup realitenin dışına çıkarız. Dolayısıyla insanların çoğu zaman canını sıkarız” dedi. Tüm dünyanın modernite problemiyle uğraştığı, ontolojik krizin aşılamadığı bir dönemde özellikle Müslümanların iyi bir tarih bilgisine ve medeniyet şuuruna sahip olmalarının gerekliliğine işaret eden konuşmacı, Müslüman gençlerin Batı lisanlarının yanında Arapça bilmelerinin çok önemli olduğunu ifade etti.
Mustafa Parladıcı Felsefe-Hz.

Platformunuzu seçin ve paylaşın.