Dr. Senad Hasanagiç İle Bosna Hersek, Osmanlı Hoşgörüsü ve Aliya İzzetbegoviç Özelinde Kıymetli Bir Sohbet
Hamilik Okulu yiğitlik meydanlarından Bosna Yiğitlik Meydanı’nın düzenlemiş olduğu Aliya okumalarının bu haftaki etkinliğine Hersek Nevada Kantonu Hukuk Müşaviri kıymetli Dr. Senad Hasanagiç Beyefendi konuk olmuş, moderatörümüz İbrahim Ethem Gören Beyefendi eşliğinde Bosna, Osmanlı hoşgörüsü ve Aliya İzzetbegoviç özelinde çok kıymetli bir sohbet icra edilmiştir.
Hem doğulu hem batılı bir değer
Dr. Senad Bey, Balkanlar’da asırlarca hüküm süren ve kardeşliğin, bir arada yaşamanın en nadide örneklerinin verildiği Osmanlı medeniyeti ve hoşgörüsü alanına kendisini vakfetmiş; bu alanda hâlihazırda çok kıymetli eserler üreten bir mütefekkir zat. Bosna savaşı yıllarında ailesi ile Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Hasanagiç, bu dönemde ikamet ettiği Kırklareli’ndeki misafirhanede eğitim veren lisenin yöneticiliğini yapmış ve birçok insana Türkçe öğretmiş. Savaşın bitiminde ailesiyle Bosna’ya dönen Senad Bey Türkiye ile bağlarını hiçbir vakit koparmamış, aksine Osmanlı hoşgörüsünün layıkıyla tanıtılabilmesi adına ciddi çalışmalarda bulunmuştur.
Osmanlı hoşgörüsünü tanıtmaya adanmış bir ömür
Biz de sohbetimizin açılışını üzerinde çalışmalar yaptığı Osmanlı hoşgörüsü alanıyla yapıyoruz. Senad Bey’in Bosna’da yaklaşık yarım asırdır çekilen çileleri bizzat yaşamış biri olarak bu konu hakkında anlattıkları bizim için çok kıymetli. Zira kendisi de bu hoşgörünün en iyi tezahürünün son yaşanan savaşta ortaya çıktığını belirtiyor: “Osmanlı hoşgörüsü için en iyi örnek son yaşanan savaştır. Allah Kuran’da karşı taraf savaş açmadıkça savaş açmamamızı söyler. Ve işlerinizi aranızda danışma ile yapın diye de emreder. Biz İslam’ın emrettiği ahlak ve hoşgörüye sahip olduğumuz için bu savaşı kaybetmedik. Hiçbir zaman onlar gibi olmadık. İslam asla kadınlara ve çocuklara zarar vermemize izin vermez. Karşı taraf maddi olarak bizden daha güçlüydü, savaşta imkânsız bir mücadeleyi kazanmak için Allah şöyle der: İyilikte yarışın! Biz iyilikte yarıştık, Aliya diğer herkesten iyi olduğu için kazandı. Devletin iyi olmasının tek şartı adalet üzere olmasıdır.” Sayın Senad Bey’in bu sözleri ecdat yadigârı Balkanların fethinin toprakları değil gönülleri kazanmakla gerçekleşmiş olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Ayrıca Bosna savaşı yıllarında meydana gelen, dünyanın halen sırrını çözemediği Bosna direnişi mucizesini de gayet güzel özetliyor.
Tarih boyu göçmenlere kucak açan Türkiye
Bir arkadaşımızın sorduğu soruyla konu Türkiye’de ailesiyle geçirdiği göç yıllarına geliyor. Senad Bey ve ailesi 1992-1995 yılları arasında Türkiye’ye göç eden onlarca Boşnak aileden bir tanesi. Tıpkı bugün olduğu gibi geçmişte de zulümden kaçanların sığınağı olmuş ülkemiz hakkında anlattıkları kayda değer: “ Türkiye’nin çok özel bir yeri var. Türkiye de Amerika gibi dışarıdan yoğun göç alıyor fakat arada ciddi bir fark var. İnsanlar Amerika’ya daha iyi bir hayat sağlamak için gittiler ve oradaki yerlilerin hayatlarını mahvettiler. Türkiye’ye ise hep zulümden kaçmak için geliyor insanlar. Kafkaslardan, Balkanlardan beş milyon insan göç etti Türkiye’ye hep zulümden kaçarak. Türkiye’de yaşayanların dedeleri de zamanında göç etmiş olduğu için insanlar bu yeni gelenlere hep iyi davrandı, onların durumunu anlayıp merhamet gösterdiler.” Bu noktada Senad Bey diğer sohbetlerinde de ısrarla vurguladığı bir konuyu vurguluyor: “Tüm dünyanın hafızasında yaşanan tüm bu göçleri diri tutmak için Türkiye’de devasa bir göç anıtı yapılmalı ve ülkeler bu anıta diplomatik ziyaretlerde bulunmalı.” Merhum şair Mehmet Akif’in de deyimiyle, ibret alınsaydı tekerrür etmeyecek olan tarihin göçlerle örülmüş bu acı sayfalarını hep açık tutacak böyle bir anıtın Türkiye’de yer almasını bizler de canı gönülden diliyoruz.
Bilge Kral Aliya’nın mirasını devralmış bir mütefekkir
Sohbetimizin konusu merhum devlet başkanı, büyük mütefekkir Aliya İzzetbegoviç’e geliyor. Bizim öğrenecek, Senad Bey’in ise anlatacak çok şeyi var Aliya hakkında. Bilge Kral’ı, aynı çileli yollardan geçmiş, onun gibi Osmanlı medeniyetine gönül vermiş bir yurttaşından dinlemek bizler için hem büyük bir şeref hem de büyük bir ayrıcalık. Bir arkadaşımız Aliya’nın mütefekkir kişiliği yanında siyasi kimliğini ve kararlarını nasıl değerlendirdiğini soruyor Senad Bey’e. Senad Bey’in cevabı Aliya’nın tüm dünyanın nazarında niçin büyük bir lider olarak kabul edildiğinin yanıtı niteliğinde: “ İslamiyet siyaseti dini hayattan ayırmaz. Aliya Müslüman bir siyasetçidir ve bir karar alacağı zaman İslami değerlerini göz önünde bulundurarak karar verir. Ayrıca o hiçbir zaman aydın kimliği ve Müslüman kimliğini de birbirinden ayırmamıştır. Eğer sadece entelektüel ve dünyalık bir tavırdan bakmış olsanız Bosna’nın yaşadığı savaşta erir giderdiniz. Fakat Aliya meselelere hep İslami olarak baktı, Rabbimizin emrettiği gibi davrandığı için ‘Köle Olmayacağız’ dedi ve bu mücadele verildi.” Senad Bey’in sözleri Aliya hakkında verilebilecek en güzel ders niteliğinde. Özellikle ilim ve siyaset erbaplarının ondan alacağı büyük ilhamlar bulunuyor. Bir diğer takdire şayan husus ise Senad Bey’in de tıpkı Aliya gibi değerlendirmelerini hep İslami bakış açısından yapıyor oluşu. Verdiği her cevapta Müslüman bir duyarlılık mevcut; bu açıdan o Aliya’nın mirasını devralmış bir mütefekkir.
Bir başka arkadaşımız Aliya’nın dönemindeki muhalifler ve farklı milletlerden siyasetçiler tarafından nasıl değerlendirildiğini merak ediyor. Senad Bey’in cevabı manidar: “ Aliya dünya çapında övülen bir liderdir. Fakat onu değerlendirenler kendi açılarından bakarlar. Kim onunla aynı değerlere sahipse onun hakkında iyi düşünür. Onunla aynı değerlere sahip olmayanlar ise eğer dürüstse ona dokunmaz ama dürüst değilse ona zarar verecek şekilde düşünürler.” Tarihi kötü niyetlerle değerlendirenlerin kıymetini takdir edemediği bir lider olması Aliya’nın Rahman’ın ve insanlığın nezdindeki itibarına gölge düşüremiyor.
Türkler ve Boşnaklar arasındaki ilişkiler
Sohbetimiz Bosna’nın mevcut durumuna doğru ilerliyor. Yıllardır Balkanlarda süregelen çalkantılar; cephede bitse de siyasi, ekonomik ve günlük hayatta tüm şiddetiyle devam eden savaş Bosna’nın ayağa kalkması önünde büyük bir engel. Ülke yönetiminin üç farklı milletten oluşması bu istikrarsızlığı körüklerken Boşnak halkı yoğun bir varoluş mücadelesi veriyor. Bu mücadelede Osmanlı medeniyetinin ne ölçüde yaşatıldığını, kendilerini Osmanlı torunları olarak görüp görmediklerini ve Türklerle ilişkilerinin yeterliliğini merak ediyoruz. Senad Bey bu soruyu ünlü tarihçimiz İlber Ortaylı’ya atıfta bulunarak cevaplıyor: “İlber Ortaylı’ya göre Türkleri birbirine bağlayan üç unsur vardır: din, dil ve tarihsel şuur. Bu üçünün korunması milli bir varlık meydana getirir. Boşnak ve Türkleri bağlayan ise bunlardan ikisi: din ve tarihsel şuur. Aynı dinin mensubuyuz ve tarih boyunca aynı çileleri çektik, aynı mutlulukları tattık. Osmanlı bu topraklara hoşgörüyü getirdi, burada silinmez eserler bıraktı ama onları bu toplum yani Boşnaklar korudu. Günümüzde ise bu unsurlara ne kadar sahipsek o kadar Osmanlı torunuyuz. İçimizde ne kadar dini ve tarihi şuur, ecdada saygı varsa o kadar birbirimize bağlanırız. Bizi birbirimize bağlayan bin bir bağlantı var zaten, biz de bunları korumalıyız.”
Senad Bey Bosna’yı bekleyen günler için ise endişeli: “ Bosna’da yaşananlar soykırımdır. Bunu her namuslu insan kabul etmek zorundadır. Hırvatlar ve Sırplar bizden kıyamete kadar kurtulmak istiyordu, savaş bitince bile şehirlere girmemize izin vermediler. Bizi korumak isteyen Sırplar da oldu ama sayıları o kadar azdı ki bu büyük kötülüğe engel olamadılar. Biz bizi kucaklayan, bize yardım edenlerle beraber yaşayabiliriz ama maalesef ülkemizin durumunun düzelmesi için yeniden bir mücadele olacak gibi görünüyor. Bir zaman mutlu yaşanacak ama bu yine bozulacak.” Bosna’nın yaşadığı onca acıdan sonra hepimiz gelecek günlerin yeni acılar getirmemesi için dua ediyoruz
Sağlam olun!
Bu kıymetli sohbetin sonuna doğru gelince İbrahim Ethem Bey Senad Bey’e bizler için ne mesaj vereceğini soruyor. Zira böyle büyük bir mütefekkirin öğüdü hepimizin yolunu aydınlatacak hüviyette: “Sağlam olun! Hangi şartta olursanız olun, fakirlikte, savaşta, zorlukta. Her ne olursa olsun kendinizi sağlam tutmalısınız.” Her birimiz Senad Bey’in nasihatini kıymetli bir hediye addederek ömür heybemize koyuyoruz.
Doğu ve batı arasındaki köprüler
Kıymetli vakitlerini ayırarak sohbetiyle feyz bulduğumuz Sayın Senad Beyefendiye, bu etkinliğe Bosna Hersek’ten katılarak bizleri onurlandıran değerli kızları Emina Hanıma çok teşekkür ediyor, Hasanagiç ailesinin bütün fertlerine sağlıklı, huzurlu, hayırlarla dolu bir ömür diliyoruz.
Moderatörümüz İbrahim Ethem Beyefendiye, bu etkinlikte birçok emeği bulunan Aslı İbri arkadaşımıza ve katılarak bizleri mutlu eden arkadaşlarımıza da çok teşekkür ediyoruz. Yaptığımız ve yapacağımız her işin doğu ve batı arasında akan İslam nehri üstünde bizi Boşnak kardeşlerimize bağlayan köprüler inşa etmesi duasıyla…
Selametle.
Haber: Hatice Nazile Özkaya-Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler’ 24