Mostar Dergisi Söyleşisini Boğaziçi Konak’ta Gerçekleştirdik
Dergicilik ve Mostar Dergisi üzerine olan söyleşimizi Mostar Dergisi Yayın Yönetmeni İbrahim Baran’ın katılımıyla 9 Mayıs Çarşamba günü Boğaziçi Konak’ta gerçekleştirdik.
Söyleşimizde “Bir dergi nasıl yayınlanır, Bir derginin genel yayın yönetmeni ne yapar, Dergi yayınlanırken hangi aşamalardan geçer, Mostar Dergisi adını nereden alıyor, Mostar’ın amacı ve felsefesi nedir?” gibi sorulara yanıt bulduk.
Mostar Dergisi, adını Mimar Sinan’ın öğrencilerinden Mimar Hayrettin’in 1566 yılında Bosna’nın Mostar şehrinde inşa ettiği Mostar Köprüsü’nden alıyor. Peki nedir Mostar Köprüsü’nün önemi? Mostar doğu ve batı medeniyetlerini bağlayan, farklılıkları bir araya getirip zenginleştiren bir köprü. Bu da Mostar Dergisi’nin temel amaçlarından birini açıklıyor: Adının aldığı Mostar Dergisi gibi farklılıklara köprü olmak ve bu farklılıklarla zenginleşmek. İbrahim Baran Mostar’ın amacını “gelenekten beslenerek geleceği inşa etmek” olarak açıklıyor. Gelenek Mostar için önemli. Çünkü amaç kadim gelenekteki değerleri yeni nesillere aktarmak ve bu değerleri aktarırken de muhafazakar, dindar, demokrat, ateist diyerek insanları ayırmamak.
“Amaç öne çıkıp ünlü olmak veye “bestseller” olup çok para kazanmak değil. Amacımız maddi ve manevi birikimlerimizi topluma aktararak sosyal sorumluluğumuzu yerine getirmek ve bir derginin amacı da bu olmalıdır” diyor İbrahim Bey ve “Ben biliyorum, benim bildiğim bana kalsın” diyip köşeye çekilmenin ve genç nesilleri nice bilgilerden mahrum bırakmanın ne kadar yanlış olduğuna parmak basıyor. Söyleşinin ilerleyen bölümlerinde işin finansal kısmıyla ilgili bilgi de aldık İbrahim Baran’dan. Dergiden ve kitaptan para kazanmanın zorluğuna değiniyor ve zaten dergiciliğin para için değil sevildiği için yapılabilecek bir iş olduğundan bahsediyor. Kültür ve sanatın hiyerarşinin alt tabakalarında yer aldığı ve okur kitlesinin çok da geniş olmadığı bir Türkiye’de 20.000 trajlı Mostar Dergisi gibi istikrarlı bir derginin çıkarılmasının başarı olduğunu belirtiyor İbrahim Baran. Dergicilik yapmak için dergicilikle ilgili bir bölümde okumuş olmanın zorunlu olmadığını, dergiciliğin tutku işi olduğunu söylüyor. Ayrıca para kazanmanın Mostar Dergisi için hiçbir zaman ana gaye olmadığını tekrar vurguluyor ve Necip Fazıl örneğini veriyor. Necip Fazıl ki içinde bulunduğu onca sıkıntıya rağmen kendi parasıyla kitaplarını bastırıp sokakta dağıtan, bildiklerini aktarmayı kendisine bu derece görev edinmiş yüce bir kalem. Amaç Necip Fazıl gibi olmak, amaç onun izinden gidebilmek…
3 kişilik editör kadroları olduğunu söylüyor İbrahim Bey. Bu kadronun görevi derginin dosya konusu seçmek, bu konuyla ilgili uzman isimlerle iletişime geçmek ve gelen yazıları gözden geçirmek eğer mümkünse derginin formatına uygun hale getirip sonraki adım için grafikere göndermek. Yazılar için uygun resimler bulunduktan sonra yazılar tekrar gözden geçiriliyor. Bir çok komik hatayı bu şekilde engellediklerini söylüyor İbrahim Baran. Tüm aşamalar tamamlandıktan sonra dergi basıma gönderiliyor ve ayın 15’i ve 24’ü arasında dergi hazır oluyor. Bu arada Mostar’ın 88. Sayısı yolda…
Yazılar dergiye çeşitli kaynaklardan geliyor. Farklı görüşleri kısıtlayıcı hiçbir kriter oluşturmaksızın alanında uzman kişilerden aldığı yazılara ve röportajlara yer veriyor Mostar Dergisi. Tabi sadece uzman kalemlerin yazılarına değil, genç kalemlerin yazılarına da yer veriliyor Mostar’da. Geleceğin önemli fikir adamları ve aydınları olma potansiyaline sahip genç yazarların önünü açmanın onlara yol göstermenin Mostar Dergisi’nin amaçlarından biri olduğunun altını çiziyor İbrahim Bey.
Mostar’ın amacının insanları küçük görmek veya görüşlerinden dolayı onları dışlamak değil, insana insan olduğu için değer vermenin unutulduğu bir dönemde Yunus Emre misali yaradılanı yaradandan dolayı hoş görmek olduğunu söyleyerek açıklıyor Mostar’ın felsefesini İbrahim Baran.
Dolu dolu geçen söyleşimizin ardından Boğaziçi Üniversitesinde Mostar Dergisinin tanıtımını yapan arkadaşlarımıza teşekkür etmeyi unutmuyor İbrahim Baran…