Fen-Edebiyat Fakültesi öğrencileri mezunlarla buluştu!
Vakfımızın bu seneki mezun&öğrenci buluşmalarının ilki 4 Aralık 2009 Cuma günü düzenlendi. Bu vesileyle Fen-Edebiyat fakültesinin birikimli mezunlarıyla öğrenim hayatı ve mezuniyet sonrası hakkındaki sorularına cevap arayan öğrenciler Boğaziçi Konak’ta bir araya geldiler.
Tecrübe ve tavsiyelerin güçlü aktarımının gerçekleştiği bu verimli buluşmanın ana hatları ise şunlar:
Moderatörlüğünü Boğaziçi Tarih 1987 mezunu Erdal Derindere’ nin üstlendiği söyleşide söz alan mezunlar, öncelikle mevcut konumlarından kısaca bahsettiler. Sonrasında ise akademik/iş kariyerlerinden edindikleri deneyimlerini bizlere aktararak, lisans öğrenimimiz süresince ve özelikle de sonrasına ışık tutacak kıymetli tavsiyelerde bulundular. Mezun büyüklerimizin konuşmalarından tuttuğumuz notları sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Saliha Hamzaoğlu-Matematik 2005 (Eksen Yayıncılık Zümre Öğretmeni)
Fen-Edebiyat fakültesinden net bir rota belirleyemeden mezun olmayı “damdan düşmek” ile eşleştiren Saliha Hanım bizlere, bu hissiyatın önüne geçmek adına, henüz öğrenciyken güçlü ve zayıf yanlarımızın tespitine girişmeyi önerdi. Eğitimimiz süresince hocalarla aramızdaki diyalogun aktif tutulması ile notlarımızın yüksek olması gerekliliğinin altını çizerek, yüksek lisans düşünen arkadaşlara yurtdışı imkanlarını araştırmayı önerdi. Ayrıca yurtdışı deneyimde bulunmuş mezunlarla istişare yapmanın önemine dikkati çekti.
Rahime Demir-Türk Dili ve Edebiyatı 1998 (Kartal Belediyesi Haber Editörü)
1998 Türk Dili ve Edebiyatı&Dilbilim mezunu olan ve şuan Boğaziçi Tarih’te doktorasını yapan Rahime Hanım, “Bir edebiyatçı olarak mezun olduktan sonra neler yapılabilir? sorusuna, kendi deneyimlerinden örneklerle cevap verdi. Çeviriler yaparak başladığı yayın dünyasına, üstlendiği çeşitli görevler sonrasında doktorası başlayınca proje/danışmanlık bazında çalışma hayatına devam etmekte olan ablamız, yayınevlerinin birer alternatif iş imkanı olduğunu söyledi.
Öğrencilere, eğitimleri süresince özelikle yaz tatillerini yayınevlerinde staj ile değerlendirmelerini zira; yayıncıların staj ve geçici projelere açık bir yapıda bulunduğunu aktardı. Ayrıca, staj dönemlerinde özelikle ısrarcı olanların, red cevaplarından yılmayanların yayıncılıkta aşama kaydedince bizzat yazar olarak yayın dünyasında varlıklarını sürdürebileceklerini dile getirdi. Ek olarak, İngilizce dil bilgimizi kısa makalelerin çevirisi gibi faaliyetlerde uygulamaya dökmemizi tavsiye etti. Yayın dünyasında çocuk edebiyatında var olan yoğun edebiyatçı açığına da dikkati çekip etkinlikli kitap (İngilizce stage hikaye kitaplarına denk) talebini karşılayacak kimselere duyulan ihtiyacı dillendirdi.
Ayşe Erdoğmuş-Psikoloji 1992 (Psikolog)
Mezuniyetinden sonraki süreçte, İngilizce öğretmenliği ile Rehberlik biriminde bir süre görev yaptıktan sonra radikal bir kararla, alanına yöneldiğini anlatan Ayşe Hanım, psikolojinin sadece sıkıntılı insanlar açısından değil; gelecek planlaması konusunda da gerekli olduğuna işaret etti. Alandaki çalışma yelpazesinin geniş olduğunu, ancak piyasadaki dile hakim olabilmek adına, Boğaziçi öğrencilere şimdiden Türkçe okumalar yapmalarını, buna ilave olarak da yine piyasadaki insanlarla iletişime geçip dış dünyaya kapalı olmamalarını önerdi. İkinci olarak diğer üniversitelere nazaran Boğaziçi F.E.F. için geçerli olan iyi bir altyapıya karşın, uzmanlıkla mezun olunmadığının tespitini ortaya koyarak öğrencilere öğrenim süresi içinde staj yapmalarını ve öğrenciyken kabul şanslarının olduğu terapi eğitimlerine başlamalarını tavsiye etti. Psikoloji eğitiminin uzun solukluluğuna dikkati çekerek, sabırlı olunması gerektiğinin altını çizen Sn. Erdoğmuş psikoloji alanında yapılan çalışmalarda emek yoğunluğu kadar tatminin de yüksek olduğunu ve bunun hissettirdiklerinin paha biçilemez bir keyfiyet olduğunu aktardı.
Dr. Nurullah Ardıç-Sosyoloji 1999 (İstanbul Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Koordinatörü)
Doktorasını Kaliforniya’da gerçekleştirdikten sonra İstanbul Şehir Üniversitesi’ndeki görevine başlayan Nurullah Bey sözlerine, kabul ve burs elde etmenin zorlukları dolayısıyla Türkiye’de master yapmadan yurtdışına gidilmemesi gerektiğini söyleyerek başladı. Hem bu yolla tezlerin yurtdışında saydırılabildiğini de ilave ederek “2 yıllık master eğitimi kayıp olarak görülmemeli!” dedi. Hangi konularda çalışmak istendiğini güzel bir şekilde yazarak hazırlanan “proposal”ın yurtdışındaki önemi ile TOEFL ve dengi sınav sonuçlarının burs noktasındaki faydasına değindi. Ayrıca Amerika’daki doktora eğitimin İngiltere dahil diğer birçok Avrupa ülkesinden çok daha gelişkin olduğu vurgusunu yaptı.
Dr. Ardıç konuşmasında günümüzde “kariyer” denen olgunun rengini değiştirdiğinin ve toplumlardaki istihdam yapısının farklı bir kisveye büründüğünün tespitini sunarak böylelikle ufkumuzun dar olmaması için çok yönlü olmamız, dolayısıyla bölümümüz dışındaki aktivitelerde de yer almamız gerektiğine dikkati çekti.
Türkiye’deki sosyal bilimler doktora eğitimin çok zayıf olduğunu ve bünyesinde tek boyutlu eğitim tehlikesini barındırdığını yani öğretim üyelerinin kendi ilgi alanları dışında başka bilgiler sunmadığını aktaran Sn. Ardıç “Doktora eğitimi için yurtdışı düşünülmeli” dedi.
Verdiği bu teknik bilgiler sonrasında sosyal bilimlerin kritik bir öneminin olduğunu, yükselen birçok medeniyetin ortak noktasını teşkil ettiğini belirtti. Bu alandaki ekonomik dezavantajın da ortadan kalkıyor oluşunu “Artık sosyal bilimci olmak fakirlik gerektirmiyor!” diyerek aktaran Nurullah Ardıç, sözlerini Boğaziçili öğrencileri yeni kurmuş oldukları İstanbul Şehir Üniversitesi’ne akademisyen olarak davet ederek sonlandırdı.
Ali Değirmenci-Moleküler Biyoloji ve Genetik 2005 (Ufuk Tarım Proje Yöneticisi)
Şu sıralarda İstanbul Ticaret Odası için, tohum projesi kapsamında hazırladığı kitap çalışması ile meşgul olan Ali Değirmenci, bölümüne çağın İbn-i Sinâ’sı olmak çıtasıyla başladığını ancak sonrasında karşılaştığı engellemeler dolayısıyla gerçekliğin farklı dünyasını deneyimlediğini aktardı. Kariyer planlamasının gerektiğini ancak bu planlamanın uygulanmasında farklı durumlarla karşı karşıya kalınabileceğini belirten Sn. Değirmenci “Bu tip olaylara hazırlıklı olmak lazım” diyerek, KPSS ve ALES sınavlarına vakitlice girip not ortalamamızı iyi tutmamızın gerekliliğine işaret etti.
Ali Bey son olarak ise, batı ile bizim bilgiye bakış açımız arasında büyük bir fark olduğunu, batının insanlığa hizmet kaygısından uzak bir algıyla, çıkar yönelimli hareket ettiğini anlatarak bu durumun idrakinde olmamız gerektiğine değindi.
Erdal Derindere-Tarih 1987 (İstanbul Ticaret Odası Müşaviri & İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektör Danışmanı)
Aynı zamanda programın moderatörlüğünü de üstlenen Erdal Derindere söze “Misyonunuzu nerede ve ne zaman icra edeceğinizi bilemeyebilirsiniz..” diyerek başladı. Akademisyen olarak yoluna devam etmek istediğini ancak içinde bulunduğu şartların bir şekilde buna izin vermediğini, Tarih bölümünden mezun olduktan sonra neler yapılabilirin ardına düştüğünü ve geçen yıllardan sonra iş dünyasındaki yönetim sorunlarına eğilmeye karar verdiğni anlattı.
Somut bir örnek olarak da kendini gösteren Sn. Derindere “Değişik alanlara açılım hususunda farklı tecrübeler yaşamaktan korkmayın” dedi. Sn. konuşmacı son olarak okuldan geç mezun olduğunu, ancak bu arayı fazlasıyla kapatabildiğini söyleyerek bizlere karşılaşabileceğimiz engellere karşı “Umutsuzluğa teslim olmayın!” diyerek sözlerini noktaladı.
Tüm bu tecrübe ve tavsiye paylaşımlarından sonra öğrencilerden gelen sorularla devam eden buluşmamız; özellikle çok yönlü olmak, küçük gruplar kurarak okuma meclislerinde bulunmak, arkadaşlık ilişkilerini sıcak tutmak, farklı deneyimlerden çekinmemek, bilgiye ulaşmayı öğrenmek gibi aktivitelerin önemine vurgu ile sona ermiş oldu.
Bu feyizli buluşmanın tezahürlerini ilerleyen dönemlerimizde görebileceğimizden emin bir şekilde tüm katılımcı büyüklerimize teşekkürü bir borç biliyoruz.
Zehra Nur Doğan BÜ-TKL-3