Sabah Namazında Şehzadebaşı’ndaydık
Her dönem erkek öğrenci arkadaşlarımızla birlikte bazen Süleymaniye’de bazen de Şehzadebaşı’nda sabah namazında buluşup güne erken başlıyoruz; güne, gün doğmadan başlıyoruz. Tıpkı Sezai Karakoç Üstad’ın dediği gibi:
(…)
yerleşecek yer aramak
camiinin avlusunda
soğuk bir taşa oturmak
gün doğmadan şehzadebaşı’nda
(…)
Hisarüstü, Rumelihisarı ve bir adım öte İstanbul’a günün bereketi sağanak sağanak yağarken Kuzey Kampus kütüphane önünde bizleri bekleyen servislere koşar adım gittik. Şehzadebaşı Camii’nde 15 Kasım günü gün doğmadan safları teşkil ettik.
İmamefendi kıraatinde bizleri ötelere, öteler ötesine taşıdı. Namaz sonrasında kendimiz için, arkadaşlarımız için, kardeşlerimiz için Ümmet-i Muhammed için içten dualar ettik, hocaefendinin niyazına hep birlikte “amin” dedik…
Namaz sonrası kadim camiinin cümle kapılarından birinin önünde hatıra fotoğrafı çektirdik… Bilahare mensuplaramızdan Sinan Solmaz’ın Fatih Kıztaşı’ndaki aile apartmanında hep birlikte kahvaltı yaptık… Kahvaltı sonrasında içimizden birinin yaptığı sofra duasına “amin” dedik; “Amin, ecmain…”
Kahvaltı sonrası Vakıf Başkanımız Haluk Dortluoğlu yaptığı kısa konuşmada kardeşlikten bahsetti; kardeşlik hukukundan; uhuvvetten, bir olmaktan, birlik olmaktan… Haluk Bey’den sonra söz alan Öğrenci ve Mezunlarla İlişkiler Komisyonu Başkanı İsmail Benli, ÖMİK nezdinde yapılan faaliyetlerden bahsederek bizleri hem faaliyetlere hem de faaliyetleri organize eden Komisyonuna katkı yapmaya, gönüllü çalışmaya davet etti…
Benli’den sonra BÜ’de tahsil gören öğrenciler, öğrenci temsilcileri yaptıkları/yapageldikleri hizmetler, okumalar, faaliyetler ve hayır-hasenat çalışmaları hakkında bilgiler verdi…
Sinan Solmaz Ağabeyimize teşekkür ettik, Sadık Yener Ağabeyin etrafında halka olduk… Şiir tadındaki sohbetin ardından tekrar Üstad Karakoç’a kulak verdik:
(…)
gün de doğar gün de doğar
bir gün mutlaka gün doğar
gün doğmadan neler doğar
gün doğmadan şehzadebaşı’nda