Boğaziçi Konak’ta Ahilik Geleneği ve Günümüzde İş Ahlâkı’nı Konuştuk
İslâm Işığında Ekonomi ve Ticarî Hayat Söyleşileri’nin bu öğrenim dönemindeki ilk buluşmasında, Ahilik geleneği ve bu geleneğin günümüz iş ahlâkına yansımalarını konuştuk.
Ahilik Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Bekir Cantemir’in konuk olduğu ve arkadaşlarımızdan Salih Ünüvar’ın (İşletme 3’üncü sınıf) moderatör olduğu toplantıda, Ahilik geleneğinin tarihi gelişimi, Türk-İslam kültürünün şekillenmesinde oynadığı eşsiz rol ve Türk’ün moderniteyle imtihanında bu geleneğin yeniden yaşatılmasının mümkün olup olmadığına dair mevzular tartışıldı. Toplantının sonunda hep beraber bahçeye inip hilal şeklini alan hâzirûnun huzurunda Ahilik Vakfı’ndan gelen misafirlerin canlandırdığı temsili Şedd-i Şerif töreni, gelenekleriyle aralarındaki organik bağ zedelenmiş veya kopartılmış olan biz izleyicilerin ruhunda ve dimağında unutulmaz izler bıraktı.
Ahilik geleneğinin tarihi serüvenini kısaca özetleyen Bekir Bey’in vurguladığı ve özellikle tartışılmasını istediği temel mesele, fikrî ve kalbî olarak modern dünyanın bir parçası olan toplumumuzda, Ahilik geleneğinin toplumsal hayatımızın şekillenmesinde eskinden olduğu gibi pozitif bir rol oynayıp oynayamayacağı mevzusuydu. Bekir Bey’e göre Ahilik geleneğinin günümüzde yeniden canlandırılması mümkündür. İslam ahlâkı ve kültürümüzün civanmertlik, cömertlik, yiğitlik, fedakârlık gibi temel değerlerini içselleştirerek kemale ermeyi kendine ahd edinmiş mü’minlerin yaşadığı bir toplumda, Ahilik geleneğinin yeniden hayat bulması sanıldığı kadar zor değildir. Toplumun kendi hastalıklarını ve anomalilerini, modern devlet aygıtının müdahale ve müeyyidelerine gerek duymaksızın tedavi edebilmesine olanak sağlayan Ahilik geleneği, içinde yeşerdiği toplum için önemli bir kazanım ve kabiliyettir.
Ahilik geleneği toplumu ilmek ilmek, desen desen dokuyarak, türkülere veya genç kızların çeyizlerine layık bir kilim misali, adilâne ve sanatkârane bir biçimde dizayn ve inşa eder. Toplumun farklı sosyal takabakaları arasında öyle bağlar kurar ki, farklı gelir, rol ve görevlere sahip insanlar arasında birbirlerine karşı hasmane duyguların ve eylemlerin gelişmesine mani olur. Ahilik geleneğinin sadece küçük esnaflara has bir çeşit teşkilatlanma olduğuna dair algının günümüzde insanlar arasında hayli yaygın olduğunu söyleyen Bekir Bey, modern üretim şekillerine ve araçlarına hükmeden aktörlerin ahilik ilkeleriyle buluşabileceğini, bu ilkelere göre duygu ve zihin dünyalarını şekillendirip eylem ve tutumlarını belirleyebileceklerini düşünmektedir. Tabiata ve insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde kurulmuş bir fabrikanın, çalışanlarının emeğini hakkıyla veren, onların iş güvenliği için gerekli tüm tedbirleri almış sahibinin, bir âhi olarak anılması ve yaşaması hiç de zor değildir. Mühim olan ahilik geleneğine nostaljik bir kurummuş gibi değil, eğer istenilirse her asırda insanlara fayda temin edebilecek bir değerler bütünü olarak bakmaktır. Eğer bu geleneğin kimyası İslami esaslar ve Türk kültürünün bazı temel değerlerinden müteşekkil, ve eğer islam tüm zamanlara ve mekanlara hitap eden bir din ise, o zaman bu geleneğin modern sanayi toplumunda yeniden ihya edilip edilemeyeceği sorusunun cevabı pek de müphem değildir.
Katılımcılardan gelen sorulara göre şekillenen sohbetin ardından, vakfımızın bahçesinde, ahilik derneğinden gelen misafirlerimizce kısa bir temsili canlandırılan Şedd-i Şerif töreni, güzel bir yemeğin üzerine ikram edilmiş enfes bir tatlı hükmüne geçti ve izleyenler geçmişten hoş bir sahneye tanıklık etti.
Haber: Mustafa Parladıcı (Felsefe’ 13)