Girişimcilik Hakkında Hiçbir Şey Ya Da Her Şey
Hamilik Okulu 2’nci kademe kapsamında 19 Şubat Salı günü bütün öğrencilere açık olarak gerçekleştirilen söyleşinin konuğu Türkiye ve dünyanın ilk “Farkındaloğu” olan Eğitimci, Girişimci Deniz Dündar’dı.
Dündar destek olurken dengenin ve tutarlılığın önemine “Denge ve tutarsızlıktan yoksun her yetenek özürdür.” sözüyle vurgu yaparak hikayesini paylaşmaya başladı. Dündar ODTÜ’de geçen üniversite öğreniminden sonra İstanbul’a gelerek içindeki girişimci ruhunun ilk ürünü olan “Dream&Development”’ın kurmuştur. Dündar bu ilk girişiminin adını Boğaziçililer’den ilham almış. Şöyle ki girşiminin kuruluş sürecinde tanıştığı 4 remedial öğrencinin Boğaziçi Üniversitesi kazanacak kadar zeki ve başarılı olmalarına rağmen hazırlık eğitiminde başarısız olmaları ve devamında gelen psikolojik sorunlarının “hayal etme” eksikliği ve sorununu olduğunu gözlemler. Sonrasında da sonra kurumunun ismini “Dream&Development”koyar.
Dream&Development’ta işler gayet iyi gidiyordur çünkü kuruma eğitimcinin yapması gereken şeyin öğrenmenin önündeki engelleri kaldırmaktır prensibini benimseyen ve bilgi akışını sadece yukarıdan aşağıya değil 360 dereceye çıkaran yaklaşımla öğrencileri güçlendiren bir sistem hakimdir. Bir gün bir arkadaşının cenazesinde hayatıyla ilgili köklü değişiklikler yapma kararları alan ve bunun sonucunda işini bırakan Dündar, Voscreen isimli bir uygulama tasarlar. Bu süreçte Dündar beş hedefi elden bırakmaz. Uygulama bir eğitim ürünü olacak ve tamamen ücretsiz olarak herkese ulaşabilecekti. Üçüncü ve dördüncü prensipler olarak ise gelir kullananlardan değil, kullananlardan kazananlardan elde edilecekti ve yapan ekip olarak tek amaçları eğlenerek, temiz bir şey ortaya koymak olacaktı. Beşinci belki de en önemli prensip ise küresel çapta ürün ortaya koyma konusunda kendine güven eksiği olan bu topraklardan bütün dünyaya ulaşacak bir şey yapmaktı.
Voscreen hala büyümeye devam ederken Deniz Dündar’ın diğer bir çıktısı olan “İnsan İnsandan Beslenir” isimli proje gün yüzüne çıktı. Bu projede insanlardan istenen tek şey günde yarım saat kitap okuması ve belirlenen süre sonunda beğendiği alıntıları verip çıkarılacak kitapta yer alması olacaktı. Bu sayede insan bu kitap ile başka insanlara dokunmuş olacaktı ve ona bir şeyler katmış olacaktı. Yani başka bir değişle onun ruhunu besleyecekti. İnsan İnsandan Beslenir’in çıkışının en önemli sebebi ise yetişkin eğitiminde olan eksikliklerin ortaya çıkmasıydı.. Dündar’a göre yetişkinleri eğitmediğimiz sürece gelecek nesillerden bir şey beklemek “delilik”, yani aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemek olacaktı.
“Her Türk gibi ben de sorun tespiti ve çözüm önerisi konusunda iyiydim, ama benim farkım harekete de geçtim.” diyen Deniz Dündar Farkındaloji bilimini ortaya çıkarmasının ardındaki motivasyonun kelimelere olan ilgisi ve koçluk kelimesini bir türlü kabullenemeyişi olarak ifade etti. Farkındolojinin 2025 yılında kabul edilmiş bir bilim dalı olmasını beklediğini ekleyen Dündar, farkındalojinin içinde sosyolojiden finansa 16 farklı disiplinden içerikler barıdırdığını ve bu disiplinlerden etkileneceğini de ekledi.
İnsanların zaaflarından da bahseden Dündar; insanın paraya, güce, güzele ve güzel söz söylemeye olan zaaflarının toplumsal hayata olan olumsuz etkilerini azaltmak adına bir platform olan şimdilik son ürünü olan Vondation’dan bahsetti. Vondation’u rahatsız etme platformu olarak tanımlayan Farkındalog Dündar; insanları yağmur tanelerine benzeterek “Ya hayata can veririz ya sel olur yıkarız” diyerek aslında hepimizin birbirimizden sorumlu olduğumuzu, bu sorumluluk gereği dünyanın herhangi bir yerinde olan olaylardan vicdani bir rahatsızlık hissetmemiz gerektiğine dikkatlerimizi çekti. Vondation’da çalışma prensibi olarak insanların kendilerini zengin olarak tanımlayacağı tutarı belirtip eğer bu tutara ulaşan bir servete kavuşursa artan servetinin bir kısmıyla dünyaya iyilik getirmek için bağışlayacağını söz vermesi üzerine tamamen insanların kendileri ve vicdanlarıyla yapmış oldukları bir protokolden ibaret bir rahatlama sürecini benimsenmiştir.
Yazacaklarımın sonunu konuşmanın içinden seçtiğim ve kendimce güzel olarak nitelendirdiğim kısımla getirmek istiyorum. Deniz Dündar’ın “Keşfetme” “Öğrenme” ve “Hayal kurma” üçlüsünde bir tıkanıklık olursa ruh kanseri adını verdiği üretkenliğin durması sorununu çözmek için önerdiği “En büyük üretim gülümsemektir, ikincisi ise gülümsetmektir.”sözünü kendi hayatımıza yerleştirip sürekli üretelim. Çünkü üretim olursa umut olur.
O zaman hep gülümsemek ve gülümsetmek dileğiyle…
Haber: Aygün AK-İlköğretim Matematik Öğretmenliği ‘ 20