Kutlu Yolculuk-10 İntibaları

umre2013_toplu

2 Ağustos Cuma günü sabah namazının ardından, Nafi Baba Camii’nin önünden Osman Kemikli Hocamızın ve arkadaşlarımızın dualarıyla, kutlu topraklara gitmenin verdiği tatlı bir heyecanla havaalanına doğru yola çıktık.

Cuma namazını Medine’de hemen havaalanının çıkışında bir camide kıldık. Namazın ardından ulaştığımız otelimiz Mescid-i Nebi’ye yürüme mesafesindeydi. İkindi namazının bitimiyle beraber içimizi saran sevinçle Babüs Selam’ın yolunu tuttuk ve Rasulullah Efendimiz’i (sav) ziyaret ettik.

Her karış toprağının ayrı bir ibret değeri, ayrı bir hatırası olan, güzel belde, nurlu şehir Medine; Allah Rasulu’ne (sav) ve binlerce sahabeye kucak açıp bağrına bastığı gibi, bizler gibi dünyanın dört bir yanından kutsal toprakları ziyarete gelen Müslüman kardeşlerine de sofralarını açtı. Genellikle yoğurt, ekmek, hurma ve zemzemden oluşan iftar sofralarında sayısı yarım milyonu aşkın Müslüman aynı anda iftarını yaptı. Hatimle kılınan teravih namazı ve gece saat birde başlayıp cemaatle kılınan tehecchüd namazı bizleri bambaşka bir atmosfere sürükledi.

umre2013_1

İlerleyen günlerde yaptığımız ziyaretlerin ilk durağı Uhud Dağı ve Uhud Şehitliği’ydi. Rehberimizin bölge ve Uhud Gazvesi hakkında verdiği bilgilerden sonra, aralarında İslam cihangiri Hz. Hamza ve İslâmın ilk davetçisi Mus’ab İbn Umeyr’in de bulunduğu şehitlikte dualarımızı edip ayrıldık. Bir sonraki durağımız kıblenin Kudüs’teki Beytü-l Makdis den Beytullah’a çevrilme vahyinin geldiği ve o günden sonra “Mescid-i Kıbleteyn” olarak anılacak olan mescitti. Daha sonra Hendek Gazvesi sırasında karargâh kurulan ve “Fetih Mescidleri” olarak anılan bölgeyi ziyaret ettik. O günün ortalarına doğru Kuba Mescid-i’ni de ziyaret edip gerekli ibadetlerimizi yapıp otelimize döndük.

Medine’deki son ziyaretgâhımız bir sabah namazını takiben uğradığımız Asr-ı saadetten bu yana kabristanlık olan ve Mescid-i Nebi’ye yakın bir bölgede bulunan Cennetü-l Baki’ydi. Bu kabristan başta Hz. Osman, Hz. Abbas, Peygamberimiz’in (sav) eş ve çocuklarının çoğu, süt annesi olmak üzere, on bin civarında sahabeyi de içerisinde misafir ediyordu.

Bayram namazını Medine’de sokakları da dolduran muazzam bir kalabalıkla beraber kıldıktan sonra, otelimizde ihramlarımıza girip Mekke’ye, Cenabı Allah (cc)’nun evine doğru umre vecibemizi gerçekleştirmek üzere yola koyulduk.

Yolda dillerde telbiyeler, tekbirler ve salavat-ı şerifeler; gönüllerde sevinç ve heyecan vardı. Aynı günün yatsı namazının ardından Kabe’nin yanında tavaflarımızı yapmak için hazırdık. Rehberimiz eşliğinde yapılan tavaf ve say’ın ardından traş olup ihramdan çıktık ve umre görevimizi tamamladık. Yarabbi sana şükürler olsun!

Ertesi günlerde yapılan tavaflar, her gün yönümüzü döndüğümüz Kabe-i Muazzama’yı direk karşımıza alarak kıldığımız namazlar bizi oraya daha çok bağlıyor hiç ayrılasımız gelmiyordu. Allah’ım sen tekrarını nasip eyle!

İlerleyen günlerde hac döneminde yaklaşık dört milyon hacıyı kucaklayan Arafat’ı, Mina’yı ve Müzdelife’yi gezdik. Arafat’ta İhsan Adak Hocamız’ın hatim duasına hep beraber âmin dedik. Arafat’da rahmet tepesinde namaz kılabilme şerefine eriştik. Bir günün sabahında Hudeybiye’de gezdiğimiz deve çiftliği ve içilen deve sütlerinin ardından ihramlarımıza bürünerek tekrar umre yaptık.

Uzaktan gördüğümüz Cebel-i Sevr ve Cebel-i Nur’a çıkmak istedik. Çok şükür ki bir gün sabah namazının ardından bir grup arkadaşımızla mukaddes kitabımız Kuran-ı Kerim’in inmeye başladığı Nur Dağı’nda Hira Mağarası’nın oradaydık.

İçimizde kutsal topraklardan ayrılmanın üzüntüsü ve tekrar gelebilme arzusuyla dönüş için yola çıktık ve 13 Ağustos Salı günü Türkiye’ye döndük. Bizlere bu fırsatı sunan ağabey ve ablalarımızdan Allah razı olsun. Allah-u Teala hiç gitmeyenlerimize oralara gitmeyi, gidenlere de tekrarını nasip etsin. Amin!

Salih Ünüvar

İşletme 3’üncü sınıf

Platformunuzu seçin ve paylaşın.