Sosyolojik Analiz Oturumları’nda Hızır Murat Köse’yi Dinledik

“Sosyolojik Analiz Oturumları” etkinliğimizin ikincisini 28 Aralık Cuma günü gerçekleştirdik. İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hızır Murat Köse’yi misafir ettiğimiz programda “İbn-i Haldun ilk sosyolog mudur?” başlıklı bir söyleşi yaptık.

Moderatörümüz  Yrd. Doç. Dr. Mehmet Fatih Aysan, programın başında kısaca İbn-i Haldun’dan bahsetti. 1332-1406 yılları arsında yaşayan ve soylu bir aileden gelen İbn-i Haldun, çeşitli hükümdarların danışmanlığını, vezirliğini ve elçiliğini yapmıştır. Sağlam bir ilmî alt yapısı olan Haldun, aynı zamanda Malikî kadısıdır. Yaşadığı dönemin sosyo-ekonomik ve politik durumu İbn-i Haldun’un yaşamını da belirlemiştir. O dönemde İslam devletleri çalkantılar yaşamaktadır. Danışmanlığını yaptığı hükümdarlarla zaman zaman ters düşerek yer değiştirmek zorunda kalan İbn-i Haldun’un bu tecrübeleri ortaya koyduğu değerli eserlere de yansımıştır. Yazmış olduğu dünya tarihi kitabı  Kitâbu’l İber ve bunun giriş kitabı olarak düşündüğü Mukaddime  büyük takdir görmüştür.

Bu girişin ardından Dr. Hızır Murat Köse, öncelikle oturumun konu başlığı olan soruya cevap vermekle sözlerine başladı. İbn-i Haldun’un ilk sosyolog olamayacağını söyleyen Köse, yazarın yaşadığı yıllarda sosyoloji kavramının henüz ortaya çıkmadığını; Haldun’un kullandığı ilmin Umran İlmi olduğunu ifade etti. Peki, İbn-i Haldun bugün için bize ne söyler? Sohbet, katılımcıların katkılarıyla bu sorunun cevabı üzerinden devam etti.

”Aslında İbn-i Haldun bize bugün için hiçbir şey söylemez” diyen Hızır Murat Köse, tarihi şahsiyetlerin eserleriyle bir tespit yaptıklarını bunu hayata geçirecek olanların ise insanlar ve toplumlar olduğunun altını çizdi. Bu noktada, Arap Baharı süreci üzerinden Mısır’ı ve Tunus’u örnek veren Köse, şu anda otoriteryen rejimlere başkaldırarak demokrasiyi getirdiğini söyleyen bu ülkelerin bir batı ülkesinden farklı olarak ekonomide, siyasette, iktisatta ve sosyolojide dünyaya sunduğu hiçbir şey olmadığına dikkat çekti. “Sen, kendi hayatından, İbn-i Haldun’undan, Maverdî’nden, Gazali’nden bugün hukukta, iktisatta ve siyasette bir şey söyleyebiliyor musun? Bunu söyleyebildiğin anda İbn-i Haldun konuşamaya başlar. İşte o anda aktör olmaya başlarız ve karşımızdakiler de bizi daha farklı dinlemeye başlarlar” diyen Hızır Murat Köse, İslâm âleminin son iki yüz yıldır kendi değerlerinden iyice uzak düştüğünü vurguladı. Bunun sorumlusunun seçmeci, yanlış okumalar yapan ulemanın, modernistlerin ve müsteşriklerin olduğunu söyleyen Köse, Peygamber Efendimiz (sav) ve ardından gelen dört halife dönemi sona erdikten sonra yaşanılan sürecin, hep karanlık gösterilerek kendi modelimizi oluşturmamızın önüne geçildiğine işaret etti. Şu an için ne kadar Müslüman’ca yaşadığımızın da sorgulanması gerektiğine değinen Yrd. Doç. Dr. Hızır Murat Köse, İbn-i Haldun’un eserlerinde sadece bazı tespitler yaptığını ama şeriatın olduğu gibi yerinde durduğunu, Müslümanların bir araç olması gereken siyaseti amaç haline getirerek yalnızca iktidara gelmeyi düşündüklerini ifade ederek geçmişten günümüze kadarki süreci örnekler vererek değerlendirmeye devam etti.

Sohbetin ilerleyen bölümlerinde İbn-i Haldun’un, zâhir-bâtın kavramlarını nasıl işlediği, Bedevîlik-Hadarîlik kavramları, tarihi rivayetlerin sahih olanına ulaşmak için oluşturmaya çalıştığı yöntemler üzerinde duruldu.

Katılımcılardan gelen soruların Hızır Murat Köse tarafından cevaplanmasının ardından “Sosyolojik Analiz Oturumları”nın Aralık ayı toplantısı sona erdi.

 

 

Platformunuzu seçin ve paylaşın.