Umre İntibalarımızı Paylaştık
Bu yıl 13-24 Ağustos tarihleri arasında, dokuzuncusunu gerçekleştirdiğimiz Umre Ziyaretimizi, 3 Ekim akşamı bu güzel yolculuğa katılanlarla beraber değerlendirdik.
Değerli katkılarınızla geleneksel hale gelen yolculuk vesilesiyle Mübarek Topraklar’ı görme fırsatı bulan kardeşlerimiz, Kutlu Beldeler’de yaşadıklarını bizlerle paylaştılar.
Celaleddin Gökçek ve Fatih Elmalı’nın eşliğinde yapılan Umre İntibaları Semineri, ziyarete katılanların anılarını anlatmasıyla başladı. Önce kafilenin büyüklerinden Zehra Hanım ve Sıdıka Hanım duygularını bizlerle paylaştı. İkisi de, genç kardeşlerimizle birlikte umre yapmanın keyfinden bahsederek konuşmalarına başladılar. O mübarek belde de Allah’ın Evi ve Resulullah’ın bağrında dünyevi her şeyin donduğunu, bu sayede sadece ibadete odaklanıldığını anlattılar. Sıdıka Hanım, Mekke-i Mükerreme’nin çukur bir yerde olmasına dikkat çekerek, Her Şey’in sahibi Yüce Allah’ın Evi’ni yaptığı yer bu kadar mütevazıysa bundan bizim kul olarak çıkaracağımız çok ders olduğunu belirtti. Bunu düşünerek ne kadar mütevazı olursak o kadar yükselebileceğimize vurguladı. Zehra Hanım ise, o Kutlu Belde’ye gitmenin gerçekten çok önemli olduğunu, ama gidilemese bile gönüllere girerek oraya gitmiş kadar sevap kazanılabileceğine işaret etti.
Daha sonra yolculuğa katılan genç kardeşlerimiz birer birer söz alarak Kutlu Belde’ye dair hislerini aktardılar. Hepsi de konuşmalarının başında, onlara bu fırsatı sağlayan vakfımızın büyüklerine teşekkür ettiler. Ramazan ayında yapılan yolculuğun iftarlarını, sahurlarını, teravihlerini, aralarında tatlı bir rekabete dönüşen tavaf rekorlarını, kısacası bizlere Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’nin havasını teneffüs ettirecek ne kadar güzellik varsa hepsini anlattılar. Kardeşlerimizin en çok dikkatini çeken şey, farklı milletlerden pek çok insanla ortak duyguları hissetmeleri olmuş. Orada birbirlerinin dualarına amin dediklerinden, zengin fakir farkının olmadığından ve mü’min kardeşleriyle sımsıkı kucaklaşmalarından bahsettiler. Ancak hayıflandıkları tek nokta, niye biz Arapça bilmiyoruz olmuş. Bu sebepten dolayı hemen hepsi Türkiye’ye döndüklerinde Arapça öğrenme çabası içine girmişler.
Kardeşlerimizin dikkat çektikleri bir nokta da burada dünya meşgaleleri içindeyken kaçırıp fark edemediğimiz hakikatlerin orada farkına varılması oldu. Orada bulundukları kısıtlı süre içerisinde sürekli ibadetle meşgul olarak yaratılıştaki esas gayeyi fark ettiklerini aktardılar. Bu açıdan o güzel beldelere gitmenin önemini vurguladılar. Bilhassa Mekke-i Mükerreme’nin hareketli ortamından, oradaki namaz odaklı yaşamdan çok etkilendiklerinden bahsettiler. Bayramı orada yaşamanın ayrı bir mutluluk olduğunu da vurguladılar.
Kardeşlerimizin ardından sözü alan aynı zamanda umre kafilemizin başkanı Fatih Elmalı, bu güzel yolculuğun bizlere kazandırdıklarından bahsetti. Burada dünya meşgaleleriyle paslanan kalplerimizin o Mübarek Beldeler vesilesiyle arındığını, burada ihmal ettiklerimizi orada farkına vararak yerine getirir hale geldiğimizi kaydetti. Bir öze dönüş yaşadıklarına dikkat çekerek, oradaki manevi halden herkesin kendine göre bir pay çıkarttığını vurguladı. O güzel beldeleri “İbadet Irmağı” olarak tanımlayan Elmalı, giden herkesin maşrapası ne ölçüde ise oradan onu aldığını belirtti. Fatih Elmalı’nın işaret ettiği bir nokta da, ibadetin yoğun olduğu yerde hakikati hissetmek kolaydır. Önemli olan buradayken de bu hissi yaşayabilmektir. Hepimizin bunun farkına varması duasında bulunan Elmalı, vakfımıza Kutlu Yolculuk için teşekkür eden arkadaşlarımıza da okulları bitip elleri ekmek tutmaya başladığında, onların da bu hayırlı organizasyona destek olmaları tavsiyesinde bulundu.
Umre İntibaları Semineri, Boğaziçi Yöneticiler Vakfı olarak nice umre yolculuklarında daha beraber olma duası ve Bakara Suresi’nden bir bölüm okunmasıyla son buldu.