Yüzyıllardır Farklı Medeniyetlere Ev Sahipliği Yapmış Olan, Köklü Geçmişin Şekillendirdiği Hatay’ı Ziyaret Ettik
9-10 Mart tarihlerinde Boğaziçi Yöneticiler Vakfı mensup ve aileleriyle tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, UNESCO tarafından gastronomi alanında ”Yaratıcı Şehirler Ağı” na dâhil edilmiş olan ve zengin kültürel yapısı ile dikkat çeken Hatay’a gittik.
Yüzyıllardır farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Hatay’a gezimiz sabah saatlerinde havaalanında buluşarak başladı. Hatay’da yaptığımız kahvaltımızın ardından ilk durağımız zeytin ağaçlarını izleyerek gittiğimiz bir Ermeni köyü olan Vakıflı Köyü oldu. Vakıflı Köyündeki köy kilisesi Surp Asdvadzadzin’a uğradıktan sonra Hıdırbey Köyündeki halk arasında da Musa Ağacı olarak bilinen ağacı gördük. Bir rivayete göre Hz Musa’nın ve Hz Hızır’ın birlikte dağa çıkarken Hz Musa’nın asasını koyduğu yerden yeşeren bu ağacın bulunduğu Hıdırbey Köy meydanında kısa bir çay molası verdik. Bir sonraki durağımız ise M.Ö. 1. Yüzyılda yapılmış ve yapımında binlerce kölenin çalıştığı Samandağ’daki Titus Tüneliydi. Roma imparatoru Vespasian’ın sel ve taşkınlardan korunmak amacıyla yaptırdığı bu tünelin başladığı yere yürüyüş yolunu takip ederek ulaştık. Dağ içine oyulan, 1380 metre uzunluğunda, 7 metre yüksekliğinde, 6 metre genişliğinde ve dünyanın elle yapılan en büyük tüneli olması da rehberimizin not düştüğü detaylardandı. Buradan Titus Tüneline yürüme mesafesinde olan Beşikli Mağarasına geçtik. Bu mağarada Roma dönemine ait soylu bir yönetici ve ailesinin mezarları olduğu düşünülüyor. İkindi namazını köy camisinde kıldıktan sonra Hz. Hızır’ın ve Hz. Musa’nın buluştuğuna inanılan Samandağ Sahiline gittik. Ardından şehir merkezindeki eski bir konak olan otelimize yerleştik. Akşam ise Hatay’ın zengin mutfağından yöresel lezzetleri tattık.
Bir sonraki gün ilk durağımız Kurtuluş Caddesinde bulunan sinagog, kilise ve camiydi. Uzun bir geçmişe sahip, birçok kültür ve dinin yaşatıldığı bu topraklarda Musevi, Hristiyan ve Müslüman toplulukların birlikte huzurlu yaşadığı Ezan, Çan, Hazzan belgeseline de konu olmuştur. Bu üç farklı dine ait ibadethanenin birbirine bu kadar yakın olması da Hatay’daki hoşgörülü ortamın bir göstergesi oldu. Bunun yanında Kurtuluş Caddesi’nin dünyanın ilk aydınlatılan caddesi olması da rehberimizin bize aktardığı bilgilerdendi.
Gezimize Kurtuluş Caddesi’nden Antakya’nın arka sokaklarını keşfe çıkarak devam ettik. Tarihi eski Antakya evlerinin arasından yürüyerek Habib-i Neccar Camisi’ne ulaştık. Bu caminin önemi sadece Anadolu’da kurulmuş olan ilk cami olması değil, aynı zamanda adını aldığı zâtın Kur’an-ı Kerim’deki Yasin Suresi’nde geçtiği düşünülmesidir. Burada dualar ettikten sonra dünyada “Hristiyan” kelimesinin ilk defa ortaya çıktığı ve Hristiyanlık dininin şekillendiği yer olarak düşünülen St.Pierre Kilisesini gezdik. Bu kilise ilk Hristiyanlar tarafından kullanılmış ve Hristiyanlık inancının en eski kilisesi olarak bilinmektedir. Ayrıca 1963 yılında St. Pierre Kilisesi dünyanın ilk mağara kilisesi olarak Papalık tarafından haç yeri olarak ilan edilmiştir.
Sonrasında gezimize Mozaik Müzesi ile devam ettik. Tarih boyunca birçok medeniyetin yaşadığı Hatay’da yapılan kazı çalışmaları sonucu tarihi zenginlikler gün yüzüne çıkmıştır ve tüm tarihi eserler Hatay Mozaik Müzesinde sergilenmektedir. Mozaik müzesini gezmemizin ardından tarihi Uzun Çarşı’da serbest zaman geçirerek İstanbul’a dönmek üzere havaalanına geçtik.
Tarihi, kültürel değerlerimizi keşfettiğimiz, yöresel lezzetler tattığımız Hatay gezimiz bizler için güzel bir anı olmuştur. Bu gezimizde emeği geçen tüm vakıf mensuplarımıza teşekkür ederiz.
Haber: Fatma Benan Yiğit-Fen Bilgisi Öğretmenliği 16′