Ayşe Böhürler’le Asitane’de bizim hikâyemiz üzerine konuştuk.
Boğaziçili bayan mezunları Türkiye’nin önde gelen kadın yazarları, düşünürleri ve siyasetçileriyle buluşturan ve giderek geleneksel bir hüviyet kazanan Asitane Kahvaltılı Sohbet Programı’nın Şubat ayı konuğu siyasetçi-yazar ve program yapımcısı Ayşe Böhürler’di.
Şimdilerde kitapçı raflarında son kitabı “Yazmasam Ölürdüm”ü gördüğümüz Ayşe Böhürler’in yayıncılık serüveni Aksiyon dergisinin kadın-aile bölümünü hazırlama görevi ile başlar ve ardından Kanal 7’den gelen teklifle birlikte televizyonculuk ile devam eder. 5 yıl boyunca haftada on yedi saat canlı programlara çıkan Ayşe Hanım, sadece yapımcı ve yönetmen olarak değil; ekran önünde de deneyime sahip başarılı bir televizyoncudur.
Ayşe Hanım’ın siyasete girmesi AK Parti’nin kuruluş sürecinde gerçekleşir. Kendisi kadın kollarında başlayan siyasi faaliyetlerine dört dönemdir MKYK üyesi olarak devam etmektedir. Ancak siyasetin hayatında her zaman ikinci planda olduğunu ısrarla belirtmektedir.
27 Şubat Cumartesi sabahı Ayşe Böhürler’le gerçekleştirdiğimiz sohbetin büyük kısmını hiç şüphesiz Kanal 7 için hazırladığı “Duvarların Arkasında” belgeseli teşkil etti. 11 Eylül sonrası çekilmeye başlanan ve Müslüman ülkelerde kadın temasını işleyen belgesel, konuğumuzun ifadeleriyle “sınırları hep zorlayan bir süreç” ortaya koydu.
Afrika’dan Uzak Doğu’ya kadar çok farklı kültürlere sahip ülkelerin seçildiği belgesel, Batı’nın gözünden tanıdığımız İslâm dünyasına daha otantik bir bakış sunmayı hedeflemekte. “Tek bir Müslüman kadın prototipi var mıdır?”, “Kültürler ve gelenekler din üzerinde ne kadar etkilidir?” gibi sorulara cevap arayan program, dünyanın dört bir yanındaki Müslüman kadınların İslâm anlayışlarına, hayata bakışlarına ve modernleşme serüvenlerine ışık tutuyor.
Ayşe Böhürler, sohbetimiz sırasında bu çalışmanın bir Batılı değil de Türkiye’den birileri tarafından yapılmış olmasının önemine değindi ve kendisi ve ekibinin gittikleri her yerde sevgi ve muhabbetle karşılandığını ifade etti.
Ayşe Hanım, ülkemizin siyasi serencamıyla ilgili olarak da bir takım tespitler ve öngörülerde bulundu. 28 Şubat sürecinde tüm hassas dengeleri gözeterek TV’de yayın yapan ve üstelik ödüller kazanan Ayşe Böhürler, “İslami yayıncılık” diye bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi. Ona göre televizyonda bir tezi ortaya koyarken anti-tezini de sunmak zorundasınız. Yönetmenliğini yaptığı İskele-Sancak programının tam da bu nedenle pek çok eleştiri aldığını söyledi. İsmet Özel’i de Ataol Behramoğlu’nu da konuk eden programda verilmek istenen mesaj, “toplumun her kesimini dinlemeye hazırız” idi. Ayşe Hanım, bu dozu 28 Şubat’ta bilinçli olarak daha da artırdıklarını sözlerine ekledi.
Programın sonunda konuğumuz, çıkarcılığın ve lüksün giderek hayatlarımızda başköşeye yerleştiği bu ortamda aşırı tüketimde birbirimizi uyarmanın ve paylaşmaya teşvik etmenin önemine değindi. Ve dindarlığı ahlâkla birleştiren bir kimliğe geri dönüp kaba, hoyrat ve hodbin olmayan, içinde nezaket ve inceliği barındıran “kent dindarları” olmamız gerektiğini vurguladı.
Samimi bir sohbet havasında geçen ve Ayşe Hanım’ın aktardığı hoş anılar ve kıymetli yorumlarla zenginleşen program, vakfımız tarafından hediye takdiminin ardından sona erdi.
Zeynep Özbek/BYV Mütevelli Heyeti Üyesi