18’inci Mezuniyet Törenimiz Şölen Havasında Geçti
6 Temmuz Cumartesi akşamı, vakfımız tarafından bu yıl 18’incisi düzenlenen Mezuniyet Töreni’nde yeni mezunlarımızı, ailelerini ve Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerini ağırlamanın mutluluğunu yaşadık.
Boğaziçi Konak bahçesi bir kez daha Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun olan arkadaşlarımız ve ailelerinin heyecan ve duygu dolu anlarına şahitlik etti. Bu coşku dolu akşamda 25 yıl önce mezun olan kıymetli mensuplarımız ve hâlihazırda öğrenci olan kardeşlerimiz de bizleri yalnız bırakmadı. Onlar da yeni mezun arkadaşlarımızın mutluluğunu paylaşmak üzere konak bahçesinde konuğumuz oldular.
Yeni mezunlarımızdan Usame Döner’in (İşletme’ 13) sunuculuğunu üstlendiği tören Mütevelli Heyeti Başkanımız Haluk Dortluoğlu’nun açış konuşması ile başladı.
Konuşmasının başında 4 Temmuz günü Boğaziçi Üniversitesi’nin resmi mezuniyet törenine katıldığını belirten Dortluoğlu, o gün şahit olduklarıyla vakfımızın düzenlediği bu programın önemini ve değerini bir kez daha anladığını söyledi. Okul töreninde hatırı sayılır sayıdaki öğrencinin tek sesli, toplumun önemli bir kesimini dışlayan, ötekileştiren bir tavır ortaya koyduğunu ifade eden Haluk Bey, radyo sahibi bir misafir konuşmacının yaptığı “Şimdi kavgaya girme zamanıdır” sloganını kullandığı ve “kavgayı” teşvik eden konuşmaya da değindi. Bazı öğrencilerin ve misafir konuşmacının tavırlarını “Boğaziçililik ruhu ve Boğaziçi’ni temsil etme hakkının kimsenin tekelinde olmadığı gerçeğini hatırlatırız. Biz Boğaziçi’nin bu yansıyan görüntülerden ibaret olmadığını, büyük bir sessiz çoğunluğun bu yapılanları onaylamadığına inanıyoruz.” sözleriyle eleştiren Haluk Dortluoğlu, son günlerde ülkemizde yaşanan olaylara da dikkat çekti.
Türkiye’de son haftalarda yaşananları, bir sınıf çatışması olarak değerlendiren Dortluoğlu, Gezi Parkı süreciyle başlangıçta çevreci bir yaklaşımla meydana gelen olayların ilerleyen günlerde evrildiği yer ve katılan gruplar incelendiğinde, sürecin esasen merkezinde toplumun manevi değerleri karşıtlığı olan bir kalkışmaya dönüştüğünü söyledi. Meselenin 150 yıllık İttihat ve Terakki geleneğinin uzantısı olduğunu belirten Haluk Dortluoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Köylü ve gerici olarak görülen halka nazaran, batılı, modern ve (bundan dolayı) üstün oldukları bilinciyle yetiştirilmiş olan bir kitle, son on yıldaki ekonomik kazanımlarına rağmen bir güç kaybına maruz kalmakta, sahip olduğu üstünlük bilinciyle örtüşmeyen siyasi görünüm karşısında bir alt üst oluş (travma) yaşamaktadır. Cevaplayamadıkları soru şudur: Bu insanlar nasıl olur da bu kadar uzun süre bu kadar görünür olabilir?”
Bugün yaşadıklarımızı 1950’lerde Amerika’da ve 1990’larda Güney Afrika’da ayrımcılık döneminin bitişi sonrasında yaşananlara benzeten Mütevelli Heyeti Başkanımız Haluk Dortluoğlu, hep merkezde yaşamış “beyaz”lar için çevredekilerle eşit olma ihtimalinin bir travma durumu ortaya çıkardığını, en az bir nesil geçmeden de bu durumun hazmedilmesinin çok zor olduğuna vurgu yaptı. “Bize özetle eşitlik talebinizden vazgeçin diyorlar. Bu beklenti ve istek makul değil, kabul edilebilir değil.” sözleriyle konuşmasına devam eden Dortluoğlu, arkadaşlarımızın işte böyle zor bir zamanda mezun olduklarını, bu dönemi toplum olarak bölge topluluklarıyla birlikte atlatmak için çok çalışmak gerektiğinin altını çizdi. Vakıf olarak bu konuda üstlerine düşen görevi yapmaya hazır olduklarını ve yapacaklarını belirten Dortluoğlu, “Kavgayı değil, barışı istiyoruz. Hep birlikte, yan yana yaşama, bir arada saygıyla yaşama kültürünü geliştirmek durumundayız.” dedi.
Konuşmasında içinde bulunduğumuz şu günlerde Mısır’da hayatını kaybetmekte olan kardeşlerimize de Allah’tan rahmet dileyen Haluk Dortluoğlu, bölgemizin en kısa zamanda huzur ve istikrar ortamına kavuşması temennisinde bulundu.
Son olarak mezun olan arkadaşlarımızın her zaman yanlarında olacaklarını belirterek, başarılar dileyen Mütevelli Heyeti Başkanımız, tören katılımcılarını selamlayarak sözlerini noktaladı.
Haluk Bey’in konuşmasının ardından 25 yıllık mezunlarımızdan bu yılki törenin onur konuğu Prof. Dr. Murat Yülek bir konuşma gerçekleştirdi. Yeni mezun olan genç arkadaşlarımıza önemli tavsiyelerde bulunan Yülek, veren el olmanın önemine işaret etti. Murat Yülek bugün aldıkları burs desteğiyle eğitimlerini tamamlayan arkadaşlarımızın ileride hem burs vererek hem de bilgi birikimleri ve başarılı kariyerleriyle ülkemize büyük katkı sağlayacaklarına olan inancının tam olduğunu söyledi.
Törenimizde bizleri yalnız bırakmayan değerli büyüklerimiz de unutulmadı. Sahneye davet edilen 88 yılı mezunlarımız Prof. Dr. Murat Yülek, Prof. Dr. Fazıl Önder Sönmez, Oktay Gürlek, Latif Haliloğlu, Fawaz Zakri ve Murat Yüm, söz alarak duygularını paylaştı. Mezunlarımızın okul dönemindeki fotoğraflarının yer aldığı bir sunumun izlenmesinin ardından, kendilerine Mütevelli Heyeti Başkanımız Haluk Dortluoğlu tarafından plaket takdim edildi.
18. Mezuniyet Törenimiz arkadaşlarımız Fatma Aktaş, Zeynep Nur Kızılkaya ve Selim Delikurt tarafından hazırlanan “1 Yıl Nasıl Geçti?” sunumu ile devam etti. Sunumunu Selim Delikurt’un yaptığı çalışmada 2012-2013 eğitim-öğretim yılı boyunca öğrenci kardeşlerimizin beraberce yaptıkları faaliyetlere dair fotoğrafları görme fırsatı bulduk.
“1 Yıl Nasıl Geçti?” başlıklı sunumunun ardından mezun arkadaşlarımızın konuşmalarına geçildi. Mustafa Parladıcı (Felsefe’ 13), Samet Özdoğan (İnşaat Mühendisliği’ 13), Merve Çirişoğlu(İlköğretim Matematik Öğrt.’ 13) ve Esra Matur (İnşaat Mühendisliği’ 13) yaptıkları konuşmalarda BYV’de yaşadıkları güzel anılardan bahsederek bu camiaya mensup olmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdiler. BYV mensuplarıyla ömür boyu sürecek muhabbet dolu arkadaşlık bağları kurduklarını belirten arkadaşlarımız, konuşmalarıyla hepimize duygusal anlar yaşattılar.
Mezun konuşmaların ardından vakfımız sosyal medya ekibi tarafından düzenlenen ve mezun olacak arkadaşlarımızın Boğaziçi Üniversitesi’ne geçirdikleri yıllara anlam katan anılara dair fotoğraflarıyla katıldıkları fotoğraf yarışmasının dereceye girenleri ilan edildi. Dereceye giren fotoğraf sahiplerine Esra Altınışık, Ayşe Aktaş ve Duygu Öksünlü ‘ye sponsorlarımız tarafından karşılanan Bosna Hersek’e gidiş dönüş uçak biletleri takdim edildi.
Törende her yıl olduğu gibi “Yılın Enleri” de ilan edildi. Buna göre;
En Yardımsever: Hatice Turan-Suriye Haftası, Mescid Süreci ve diğer tüm etkinliklerde azimle çalıştığı için…
En Yetenekli Hayırsever: Merve Çirişoğlu-Karikatürler çizerek Kitap Ayracı Projesi’yle başladığı hayır yolculuğunu Kampüsten Dünyaya Dergisi ve İyilikhâne ile devam ettirdiği için…
En Güleryüzlü: Hilal Kenar-Yüzünden eksilmeyen tebessümü için…
En Mesleğini Seven: Kübra Şen-Bölümü olan Okul Öncesi Öğretmenliğini çok sevdiği ve bu konudaki bilgilerini arkadaşlarından esirgemediği için…
En Marifetli: Fatma Bilgin-Yaptığı lezzetli yemeklerle arkadaşlarını mutlu ettiği için…
En Teknik Akademik: Emre Kuşakçı-Elektrik-Elektronik Mühendisliği ve Fizik bölümlerini ÇAP yaparak bitirdiği için…
En Gurme: İbrahim Enes Aksu-Ağzının tadını çok iyi bildiği için…
En Centilmen: Ahmet Güler-Vakıf çalışmalarındaki centilmen ve beyefendi davranışları için…
En Gurbetçi: Orhan Süleymanlı-Ailesinden ayrılarak Azerbaycan’dan Türkiye’ye gelip Boğaziçi’ni bitirdiği için…
En Gönüllü: İbrahim Kaplan-Şüheda kuyusunu elleriyle temizleyip, şehitlerin bulunduğu mekanı yıllar sonra suladığı için ödüle layık görüldü.
18. Mezuniyet Törenimiz’in sonunda ise mezun olan tüm arkadaşlarımız tek tek anons edilerek plaket takdimi için sahneye davet edildi. Eski mezunlarımız tarafından çiçeği burnunda mezunlarımıza isimlerinin yer aldığı mezuniyet plaketleri ve kalemlerinin takdim edildiği sırada kardeşlerimizi, büyük emek ve fedakârlıklarla yetiştiren anne babaları tebessüm ve mutluluk gözyaşlarıyla izlediler.
Mezunlarımız plaketlerini aldıktan sonra da aileleri ve arkadaşlarıyla birlikte “Boğaziçi Hatırası” panosu önünde fotoğraf çektirerek bu mutlu günlerini belgelediler.
Arkadaşlarımızdan gelen talepler üzerine Vakıf Başkanımız Haluk Dortloğlu’nun 18’inci Mezuniyet Törenimizde yaptığı konuşmanın tam metnini aşağıda bilgilerinize sunuyoruz:
***
KAVGAYI DEĞİL; BARIŞI İSTİYORUZ…
Haluk Dortluoğlu (İşletme 95’)
BYV Mütevelli Heyeti Başkanı
“Değerli mezunlar, veliler ve değerli misafirlerimiz,
BYV’nin 18’nci mezuniyet törenimize hoş geldiniz. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum..
Bu güzel yaz akşamında sizi misafir etmekten çok mutluyuz. Fakat maalesef ülkemizde ve bölgemizde her şey bu akşam kadar güzel değil. Hem Türkiye’de hem de Mısır’da üzücü olayların olduğu günler yaşıyoruz.
Geçtiğimiz perşembe günü Boğaziçi Üniversitesi’nin resmi mezuniyet törenine katıldım ve Vakfımızın düzenlediği bu programın değerini ve önemini bir kez daha anladım.
Üniversitenin düzenlediği törende yeni mezun olan öğrencilerin azımsanmayacak bir kısmı tek sesli, toplumun önemli bir kesimini dışlayan, ötekileştiren bir tavır ortaya koydular.
Misafir konuşmacı durumunda olan kişi daha da ileri giderek “Şimdi kavgaya girme zamanıdır, hepinizi kavgaya davet ediyorum” ana mesajını içeren bir konuşma yaptı..
Boğaziçililik ruhu ve Boğaziçi’ni temsil etme hakkının kimsenin tekelinde olmadığı gerçeğini hatırlatırız. Biz Boğaziçi’nin bu yansıyan görüntülerden ibaret olmadığına ve büyük bir sessiz çoğunluğun bu yapılanları onaylamadığına inanıyoruz.
Esasen bugün yaşadığımız bir sınıf çatışmasıdır. Gezi parkı süreciyle başlayan eylemler başlangıçta çevreci bir yaklaşımla ortaya çıkmış olsa da ilerleyen günlerde olayların evrildiği yer ve katılan grupların ana ortak paydası maalesef toplumun manevi değerlerinin karşıtlığıdır. Bu kalkışma esasen temelleri İttihat Terakki hareketine giden 150 yıllık bir sürecin uzantısından başka bir şey değildir.
Köylü ve gerici olarak görülen halka nazaran, batılı, modern ve bundan dolayı üstün oldukları bilinciyle yetiştirilmiş olan bir kitle, son on yıldaki ekonomik kazanımlarına rağmen bir güç kaybına maruz kalmakta; sahip olduğu üstünlük bilinciyle örtüşmeyen siyasi görünüm karşısında bir alt-üst oluş (travma) yaşamaktadır. Cevaplayamadıkları soru şudur: Bu insanlar nasıl olur da bu kadar uzun süre bu kadar görünür olabilir?
Ben bugün yaşadıklarımızı 1950’lerde Amerika da, 1990’larda Güney Afrika’da yaşanan olaylara benzetiyorum. Siyah-beyaz ayrımcılığı bitiyor. Hep merkezde yaşamış olan beyazlar için çevredekilerin kendileriyle eşit olma ihtimali bir travma durumu ortaya çıkarıyor. En az bir nesil geçmeden bu eşitlik durumunun hazmedilmesi çok zor. Bugün bile ne ABD’de ne de Güney Afrika’da bu süreç tamamlanmış değil.
Bize özetle eşitlik talebinizden vazgeçin diyorlar. Bu beklenti ve istek makul değil, kabul edilebilir değil.
KAVGAYI DEĞİL BARIŞI İSTİYORUZ…
Sizin mezun olduğunuz dönem böylesine zorlu bir dönem. İnşallah bu dönemi toplum olarak bölge topluluklarıyla birlikte atlatacağız. Bunun için çok çalışmamız gerektiği ortada… Biz elimizden geleni; üstümüze düşeni yapmaya hazırız ve yapacağız. Kavgayı değil; barışı istiyoruz.
Hep birlikte yan yana yaşama, bir arada saygıyla yaşama kültürünü geliştirmek durumundayız.
İçinde bulunduğumuz şu günlerde Mısır’da hayatını kaybetmekte olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyor, bölgemizin en kısa zamanda huzur ve istikrar ortamına kavuşmasını temenni ediyorum.
Mezun olan kardeşlerime hayatta başarılar diliyor, her zaman yanlarında olacağımızı bilmelerini istiyorum.
Selam ve saygılarımı sunuyorum.