Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi İle Musiki Dolu Bir Sohbet Gerçekleştirdik
8 Mayıs Cuma akşamı Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk Din Mûsikisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi ile musiki dolu bir sohbet gerçekleştirdik. Vakıf Müdürümüz İbrahim Ethem Gören moderatörlüğündeki programda bir yandan konuğumuzun kanun meşki eşliğinde seslendirdiği eserlerle ruhlarımız doyarken bir yandan da hoş sohbetinden istifade etmiş olduk.
İlk olarak kendisinin musiki serencamının nasıl başladığını sorduğumuz konuğumuz aslında bütün insanların musiki ile serencamının ruhlar aleminde başladığını ifade etti. Ahmet Hakkı Bey şöyle devam etti: “Biz bu yalancı âlemde hiçbir zaman duyamayacağımız bir sesi orada duyduk. Cenabı Allah’ın “Elestü bi Rabbiküm?” hitabına muhatap olduk. Bir yandan da Allah dostlarının insanı Hz. İnsan olarak ifade etmelerinin en önemli sebebi budur. Bu Hz. İnsan ki Cenabı Allah’ın hitabına O’nun sesiyle muhatap olmuştur. İşte burada duyabileceğimiz en güzel sesle muhatap oluşumuzla musiki ile serencamımız başlar. Dünyevi olarak musiki ile hemhal olmamız ise aslında dedemizden gelmektedir.”
Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi: İnsanın musiki ile serencamı hiç bitmez
Dedesinden dinlediği, ilahiler, nefesler, naatlar, münacatlar ve zikrullah çerçevesinde, bir tekke musikisi kültürü çerçevesinde musiki çocuk yaşlarda benliğine sinmiştir Ahmet Hakkı Turabi Bey’in… Sonrasında babasının sanat müziğine dair derin bilgi sahibi olması hasebiyle sanat müziğiyle hem hal olmuştur. İmam hatip lisesindeki ilahi tecrübeleri ve akabindeki ilahiyat fakültesi eğitiminin yanı sıra önemli üstatlardan eğitim alarak müzik eğitimine de devam etmiştir. İlahiyat fakültesini dereceyle bitirdikten sonra İslam Tarihi alanında çalışacakken musikiye olan yeteneği sebebiyle Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı araştırma görevlisi olarak göreve başlayan konuğumuz musiki ile serencamına dair şöyle diyor: “İnsanın musiki ile serencamı hiç bitmez. Çünkü bir ezanla merhaba dediğimiz hayata yine başka bir dini musiki formu olan salatı selamlarla elveda deriz. Ve bir ezan ve bir salanın arasına sığacak kısa ömrümüz boyunca 7-24 ana mevzusu ses olan ve sesin güzelliklerini araştıran bir ilim dalı olan musiki ilmiyle muhatap olmuşuzdur ve bu halen de böyle devam eder. Aslında hayatın her anında bir ses, bir müzikle hem halizdir.”
Mûsikimizin tarihsel gelişimi, kendi öz sanatlarımız, kültürümüz ve hayatımızdaki yerini konuştuğumuz sohbetimizde yönelttiğimiz “Türk din musikisi denilince ne anlamamız gerekiyor?” sorusuna cevaben Ahmet Hakkı Turabi Bey şunları söyledi:
“Dini musiki denilince zaten adı üzerinde musikinin dini ritüellerde kullanılış şeklini anlıyoruz. Camilerimizde yapılan bütün sesli uygulamalara dini musiki diyoruz. Veya insanı kâmil yetiştirme kurumu olan tekkelerde sesli olarak yapılan her türlü icraya da dini musiki diyoruz. İnsanlar Hz. Adem’den beri ibadetlerinde musiki ilmini muhakkak kullanırlar. Bundaki tek amaç şudur. Zaten Cenabı Allah’ın huzuruna çıkma bu ihlas ve samimiyet içinde olan bir müminin cevheri de ruhani olan musiki ile bu ihlasını artırmaktan başka murat yoktur. Yani musiki ilmi özellikle dini musiki dediğimizi asırlardır formlar halinde günümüze gelmiş olan dini musikimizdeki maksat sadece bir müminin Cenabı Allah’a olan takvasını, ihlasını ziyadeleştirme amacıma matuf olmaktan başka bir durum yoktur. Maksat eğlenmek, keyiflenmek değildir. Sadece ibadetteki neşeyi ziyadeleştirmektir.”
Üniversite hocası olması hasebiyle pek çok kıymetli öğrenci yetiştirmiş ve halen de yetiştirmekte olan Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi Bey’den ilahiyat ve İslami ilimler fakültelerinde Türk Din Musikisi adı altındaki derslerde ne tür eğitimler verildiğini ve ders içeriklerini de öğrenme fırsatı bulduk.
Ahmet Hakkı Bey musiki ve hayat birlikteliğine dair de şunları kaydetti: “Hepimiz musikinin içindeyiz. Her müziğin ait olduğu bir kültür vardır. Dolayısıyla hiçbir müzik bize sadece ses olarak gelmez. Müzik aynı zamanda bünyesinde barındırdığı yani ait olduğu kültürün medeniyetin inancıyla, itikadıyla gelir. Giyecek kültürüyle gelir, yiyecek kültürüyle, oturuşuyla gelir. Dinlediğimiz müziklere dikkat etmemiz gerekir. İhvan-ı Safa Müzik Risalesi’nin girişinde müziğin cevheri ruhanidir denilir. Diğer sanatların cevheri ruhani değildir. Bundan dolayı müzik doğrudan ruha hitap etmektedir.”
Sohbetin bu noktasında tekkelerin kapatılması bağlamında tekke musikisinin insanlarımızın, dervişlerimizin ruh hallerine yansımalarını sorduğumuz da ise konuğumuzdan şu cevabı aldık:
“Kapanan sadece mekânlardır. Yol kapanmamıştır, yol devam eder. Yol Hz. Resulullah (sav)’den itibaren devam etmektedir ve kıyamete kadar da devam edecektir. Çünkü bu bir eğitim sürecidir. Tasavvuf insanı kâmili yetiştirme, olgun insanı yetiştirme yollarından bir tanesidir. Mesela biz rahatsızlandığımızda hastaneye gideriz ve diyelim ki gözümüzden rahatsızız bunun için cildiyeye gitmeyiz. İlgili birime gideriz. Dolayısıyla nasıl farklı farklı tabiatlarda insanlarımız var ise, bunlar var oldukça farklı farklı insanı kâmil yetiştirme metotlarımız da olacaktır. Ve biz şunu görüyoruz kıyamete kadar devam edecek bir zikrullah neşesi vardır. Cenabı Allah buyuruyor ki “Beni zikredin ben de sizi zikredeyim. Bana şükredin, küfranı nimette bulunmayın.” Küfranı nimette bulunmak Cenabı Allah’a yapabileceğimiz en büyük günahlardan biridir. O’nun verdiği bir nimeti inkâr etmek veya o nimeti önemsememek veya o nimeti onun emrettiği yolda kullanmamak da en büyük şükürsüzlüktür. Cenabı Allah gönderdiği kitabın tek bir harfinin bile kıyamete kadar değiştirilemeyeceğini söylüyorsa demek ki Allah’ın zikri de kıyamete kadar bitmeyecektir. Kıyamete kadar Allah’ın bu ayetine muhatap olan insanların zikri devam edecektir.”
Prof. Dr. Turabi: Musiki bizim ibadetimizde zaten aldığımız feyzin, bereketin kat be kat ziyadeleşmesini sağlayan önemli yardımcı unsurlardan biridir.
Programımızın başlığı Musiki, Hayat ve Ramazan idi ve tatlı sohbetimizin bu aşamasında sıra mübarek aya gelmişti. Ramazan ve musiki münasebetine dair de değerli konuğumuzdan dinlediklerimiz şunlar oldu:
“Hayatımızın her aşamasında, bir günümüzde bizimle beraber devam eden ses ilmi dediğimiz musiki faaliyeti Ramazan’da çok daha yoğun bir hale gelir. Çünkü Ramazan’da bir mümin normal yaşantısından daha yoğun bir şekilde ibadet, zühd, takva duyguları çerçevesindedir ve Ramazan bizim için rahmetle başlayan ve mağfiretle biten aydır. Ve bizim en uyanık olmamız gereken aydır. Bu ayın faziletlerinden, bu ayın Cenabı Allah’ın açılan rahmet ve mağfiret kapılarından istifade etmeden bitirmememiz gerekiyor. Musiki bizim ibadetimizde zaten aldığımız feyzin, bereketin kat be kat ziyadeleşmesini sağlayan önemli yardımcı unsurlardan biridir. Dolayısıyla Ramazan’da daha yoğun olmamız çerçevesinde musikiyi de daha yoğun kullanmamız gayet normaldir. Mesela Amasya’da biz sahura temcit deriz. Temcit diye dini musiki formu vardır. Temcit sahura insanları kaldırmak üzere Cenabı Allah’ı öven ifadelerin yer aldığı Arapça veya Türkçe duaların minareden müezzin tarafından okunmasıdır. Müminleri sahura yani seher vaktine hazırlar. Sahur yapılır peşinden münacaat gelir. Yeni bir güne başlanırken bu münacaat vesilesiyle Allah’a dua edilmiş olur. Ramazan deyince en çok aklımıza gelen Enderun usulü teravihlerdir. Enderun usulü teravih 20 rekatlık teravih namazının her 4 rekatında makam değiştirerek farklı makamda okuma geleneğidir. Adını Topkapı Sarayı’nda Osmanlı’nın bütün bürokratlarının yetiştiği yüksek mektep olan Enderun’da ilk defa uygulanmış olmasından almıştır. Bu namazlara padişah da katılmaktadır. Müminlerin halifesinin katıldığı namaz tabii ki normalden farklı olacaktı. Çünkü Enderun’da eğitim gören bütün öğrenciler musiki eğitimi muhakkak alırlardı. Bu usul bir müddet sonra Enderun’dan çıkıp selatin camilerde de uygulanmaya başlamıştır.”
Enderun usulü teravihle ilgili teknik ayrıntıları paylaşmasının yanı sıra kendisinin Amasyalı olması nedeniyle bu güzel şehirden önemli musiki üstatlarının neşet etmesinden sebep musiki-coğrafya ilişkisini de konuştuğumuz Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi Hocamız, sohbet aralarında icra ettiği eserlerle ruhlarımızı neşelendirirken katılımcılardan gelen soruları da yanıtlamayı ihmal etmedi.
Bu keyifli sohbetin tamamını aşağıdaki Youtube linkinde bulabilirsiniz.