Psikolog Zehra Ağır: Stres kontrol altında tutulduğu sürece negatif bir şey değildir.

26 Nisan Pazartesi akşamındaki Psikoloji Okumaları buluşmamızda Stres ve Stres Yönetimi’ni ele aldık.

Stresin tanımıyla başlanan programda kavramın kaygı, öfke, zorlanma davranışları gibi birçok şeyle karıştırıldığına dikkat çekildi. 1600’lerde konuşulmaya başlanan stres kavramının geçmişi aslında birçok İslam âlimi ve İbn-i Sina’nın var olan değerlendirmeleri sebebiyle daha eskiye dayanmaktadır. Eski dönemlerde “kem hali”, “keder” gibi kelimelerle tanımlansa da aslında stres insanoğlunun var olmasından beri her zaman mevcuttu.

Zehra Ağır: Stres insanoğlunun kaderini etkileyen, insanoğlunu ayakta tutan özelliklerden biridir.

“Başa çıkamadığımız olumsuz bir durumda yaşadığımız baskı hissi… Ya da doğru kelime olarak gerilim, bu bizim stresimizi oluşturuyor. Çok yoğun stres ölümcül hale gelebiliyorken optimal bir düzeyde tutulduğunda stres hayat veren bir hormon aslında. Hayatımızı canlandıran, gençlik hormonu salgılamamıza neden olan bir durumken eğer düzeyini koruyamazsak ölümcül hale gelebilmekte.

Tıptaki ismi kortizol olan stres hormonu aslında birçok hastalığın tedavisinde kullanılan çok önemli bir hormondur. Dışardan verilebildiği gibi vücudumuz bunu doğal olarak üretmektedir. Böbrek üstü bezlerde üretilmektedir. Vücudumuzdaki kortizol hormonu hep belli bir seviyede kalmak zorundadır. Ancak zaman zaman vücut anormal şeylerden bile aşırı şekilde stres üretebilmektedir. Stres olmasaydı şu anki teknolojik ürünleri bile üretemezdik, savaşlardan galip çıkamazdık. Stres insanoğlunun kaderini etkileyen, insanoğlunu ayakta tutan özelliklerden biridir. Stres kontrol altında tutulduğu sürece negatif bir şey değildir. Tansiyondan tutun da kan şekeri seviyemizi belirlemek için bile kortizol hormonu kullanılmaktadır. En önemlisi vücuttaki bağışıklık sistemi için kortizol çok önemlidir. Vücuttaki iltihabı yok etmek için de bu hormon kullanılır. Ancak yeme alışkanlığımızı tetiklediği için kilo almamıza neden olmakta bu açıdan tehlike arz etmektedir. Hayati olan bu hormon olması gereken seviyede olmalıdır her zaman…” sözleriyle programda stresin genel tanımı ve insan için önemine değinen moderatörümüz Psikolog Zehra Ağır daha sonra hayatımızda var olan stres tipleri ve bunların süreçlerini irdeledi.

Ağır şöyle devam etti: “Günlük stresler, geçici süreçle ilgili stresler vardır. Bir de uzun süreli hayatımızda hep devam eden stresler vardır. Süreçle ilgili olanlar sınav stresleri, taşınma, boşanma, yeni bir iş ortamına alışma gibi hep belirli bir zaman aralığında uyum sağlayıp kendiliğinden seviyesi düşen streslerdir. Bir de devam eden yeme problemleri, kişinin kendi görselliği ile ilgili problemleri, kişisel problemler, iş yoğunluğu, aşırı çalışma ve işkoliklik, engelli çocuk sahibi olma, kronik hastalıklar, yatalak hasta bakımı gibi uzun süreli streslerimiz vardır. Tüm bunlarla baş etme süreçlerimiz başkadır.

Yaşadığımız stres süreçle mi ilgili yoksa hayat boyu yaşadığımız sürece var olacak mı? Bunun iyi ayırt edilmesi gerekmektedir.

Kaygı ile stres birbirinden çok iyi ayırt edilmelidir. Zira kaygı daha çok gelecekle ilgili, bir sonraki adımla ilgili bir beklenti ile ilgilidir ve çok normal olarak herkesin çeşitli kaygıları vardır. Ancak stres içinde yaşanılan anla ilgilidir ve buna alışma, baş etme stratejisi üretilmesi gereken bir durumdur.”

Stresin alarm, direnç ve uyum sağlama olarak tanımlanan üç dönemini de örneklerle somutlaştıran Zehra Ağır daha sonra stresle baş etme yöntemleri üzerinde durdu. Bu noktada stres kaynağını tanımlamanın çok önemli olduğunun altını çizen Ağır, bu tanım yapıldıktan sonraki aşama olan çözüm strateji geliştirme yöntemlerine örnekler vererek yol gösterici tavsiyelerde bulundu.

Program sonunda katılımcılardan gelen sorular da cevaplandı.

Platformunuzu seçin ve paylaşın.